5 Aralık 2017 Salı

SA5278/SD838: Batı'nın Stratejik Sıkıştırma Politikaları Etkisiz; Türkiye Yoluna Devam Ediyor

"Bugün her açıdan saldırıya uğrayan Türkiye'nin, herhangi bir zafiyet göstermeden saldırıları püskürtmesi, yeni bin yılda yaşanacak olan gelişmelerin de habercisi olarak Büyük Yolculuğu'nun devam ettiğini görmemizi sağlıyor."


Genel seçimlerden hemen önce 15 Eylül'de "Türkiye ile müzakereler askıya alınabilir" diyerek Erdoğan'ın şahsında Türkiye'yi tehdit eden Merkel, genel seçimde aldığı ağır yara kendisini hareket edemez hale getirince, 30 Kasım 2017 akşamı Erdoğan'la, Türkiye ve Almanya'yı ilgilendiren ikili ve bölgesel-küresel sorunlarla ilgili telefonla görüşmek zorunda kalarak Stratejik Sıkıştırma Poltikalarının Avrupa Birliği cephesinin yenilgisini ilan etmiş oldu. 

Mayıs 2013 Gezi Terörü'nden Eylül 2017 Alman genel seçimlerine kadar aralıksız bir şekilde Türkiye ve Erdoğan karşıtı söylem ve politikalarıyla Merkel'in şahsında Almanya Türkiye'ye karşı saygısız, hükmedici, aşağılayıcı, tehdit edici ve saldırgan savaş diliyle çok büyük bir savaş verdi ve bu çirkin-kirli savaşı kaybetti.

Merkel, geçen iki aydan daha fazla süre sonunda hükümet kuramamış olmanın getirdiği psikolojik çöküntünün etkisi, büyüyen Avrupa Birliği iç sorunları, ABD-Rusya geriliminde Doğu Avrupa ülkelerinin silah deposu haline getirilmesi, Rus-Alman ilişkilerinin geleceğinin belirsizliği, Avrupa'nın Rus doğalgazına erişiminin ABD tarafından doğrudan engellenmesi, Irak-Ortadoğu'da çöken Avrupa Birliği politikaları ve nihayetinde yaklaşık beş yıllık Türkiye ile stratejik savaşın getirdiği ve başarısızlıkla sonuçlanan saldırgan politikaların ürettiği gerilimin Alman devletinde yol açtığı tahribatla fazla yol alamayacağını idrak etti, Türkiye ve Erdoğan'la 'barış' üzerinde uzlaşmak zorunda kaldı; Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile Erdoğan arasında telefon görüşmesi gerçekleşmesinden bir gün sonra Merkel Erdoğan'la telefonda görüşmekten başka çare bulamadı. Avrupa Birliği, birlik üyelerinin bir kısmının itirazı ile karşılaşan Merkel'in Stratejik Sıkıştırma Politikalarını masadan kaldırmak zorunda kaldı.  


Türkiye'nin Brexit sonrası Almanya tarafından orantısız bir şekilde sıkıştırılan ve tehdit edilen İngiltere ile eşgüdümlü olarak ürettiği politikalar sonuç vermiş, ABD ile de sorunlar yaşayan İngiltere, Türkiye ile yakınlaşarak yaklaşık yüz yıllık bir dengenin değişmesi ile rahatlamıştı. 

Türkiye, İngiltere ile kurduğu stratejik yol arkadaşlığının ilk sonucu olarak Merkel'i durdurmuş, ikinci sonucu olarak da Kasım 2017'de ABD'de kurulan Sarraf-FETÖ-ABD yargı tiyatrosunda Avrupa Birliği'nin 'tepkisiz' kalmasını sağlayarak Batı Bloku'nu çatlatmıştı. 

Türkiye'nin Avrupa Birliğine karşı kazandığı zafer ABD'yi çirkin planları ile başbaşa bırakmış, Stratejik Sıkıştırma Politikalarının ABD ayağı da böylece 'tiyatro-sanal mahkeme' etiketi ile CNN İnternational'de 'yer' bulmuştu. Erdoğan: "Türkiye, ABD'nin 'sanal mahkemeleri' tarafından yargılanamaz." -Erdogan:"Turkey can't be tried by US 'virtual courts'" 




Bugün ABD ekranlarında FETÖ elebaşı Gülen’in “ABD vatandaşı olduğu” gündeme getiriliyor; FBI'ya yalan söylediğini itiraf eden Flynn “Gülen isimli bir ABD vatandaşını kaçırmakla suçlanıyor” ifadesi kullanılıyor. Sarraf davası üzerinden Türkiye'yi sıkıştırmaya çalışan, gazeteci Cüneyt Özdemir'in ifadesiyle Erdoğan'ı ve Türk bankalarını hedef alan 'saçma sapan bir yargılama' üreten FETÖ ve ABD'li ortaklarının ürettiği bu son sahne de Batılı entrikaların işe yaramadığını ve bundan sonra da yaramayacağını net bir şekilde ortaya koymuş durumdadır. 

Türkiye, ABD'nin yaptığı yargılamaların anlamsız olduğunu deklare etmiş ve artık küresel anlamda küçük düşmüş, itibarını kaybetmiş  saldırgan bir devlet olarak ABD'nin çıkarlarını ileri sürerek kendisine yönelik bir entrika üretemeyeceğini netleştirmiştir.


Türkiye yine aynı şekilde ABD-FETÖ ilişkilerini somut soruşturmalar üzerinden yürütmekte, Amerikan casuslarını ve ajanlarını gözaltına alarak sorgulamakta, 15 Temmuz'daki darbede etkin rol oynayan Graham Fuller ve Henry Barkey'i yakalama emri çıkarmakta, buna vizeleri askıya alarak tepki veren ABD'ye mütekabiliyet ilkesi gereğince vizeleri askıya alarak karşılık vermekte, ABD-FETÖ-Sarraf yargı tiyatrosuna karşılık ABD-PKK ilişkilerini eski YPG-SDG sözcüsü Albay Talal Silo'nun itiraflarıyla ABD ve PKK-DAEŞ terör örgütleriyle ilişkisini deşifre etmekte, Rusya'dan S400 savunma sistemine alınmasına şiddetle karşı çıkan ABD'ye NATO ve Avrupa içinden muhaliflerle cevap vererek Stratejik Sıkıştırma Politikalarının ABD cephesini de hareket edemez hale getirmektedir.


Görünürde Trump'la kavgalı gibi görünen ABD Derin Devleti'nin Trump'la birlikte çalıştığı da SDG eski sözcüsü Talal Silo'nun "Trump geldikten sonra tam destek aldık." ifadesinden, PKK ve DAEŞ organizatörü McGurk'ün Obama sonrası Trump döneminde de Irak ve Suriye'de PKK ve DAEŞ'i kullanarak terör üretmekle ilgili görevine devam etmesinden anlaşılmaktadır.

Türkiye, Pentagon'un kanlı haritalarını masadan kaldırtmaya kararlıdır ve şu ana dek püskürttüğü Batı saldırılarına karşı her geçen gün hem ülke için de hem bölgede hem de küresel arenada gücünü arrtırmakta ve etkin bir şekilde kullanmaktadır.

Türkiye büyük bir enerji harcayarak büyük saldırılara karşı bütünlüğünü korumuş, Irak'ın bölünme riskini ortadan  kaldırmış, Suriye'deki savaşı durdurma ve bölünmeyi önlemek için de Rusya-PKK-YPG-SDG ilişkilerinin varlığına karşı çıkarak ve bunu sınırlamaya çalışarak Rusya ile Stratejik işbirlikleri geliştirmiştir. 

Bugün her açıdan saldırıya uğrayan Türkiye'nin, herhangi bir zafiyet göstermeden saldırıları püskürtmesi, yeni bin yılda yaşanacak olan gelişmelerin de habercisi olarak Büyük Yolculuğu'nun devam ettiğini görmemizi sağlıyor.



Seçkin Deniz, 05.12.2017, Sonsuz Ark, Ağacın Çürümüş Yaprakları-8, Sorgulamalar




Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı