26 Temmuz 2017 Çarşamba

SA4642/KY26-CA144: Kültür Mekânları ya da ORA AVM

"Devasa ve hayatın pek çok birimini kapsama iddiasındaki tüketim ve oyalanma mekanları, etrafındaki insan unsurunu ve oturduğu zeminin tabiatını hesaba katmadığı ölçüde ıssızlığa mahkum oluyor."


Fiziki çevrenin çok çabuk değişebildiği bir dönemde şahitlik niyeti sergileyen eserler giderek daha bir önem kazanıyor. Köksal Alver ile Duran Boz’un hazırladığı “Mekân Hikayeleri” bu açıdan öngörülü bir çalışma. (İz, 2017) 567 sayfalık kitap, hatıralarda yaşayan veya hâlâ faal olan hatırı sayılır kültür mekanlarını unutulmaz kılan sebepleri açma amacını gözetiyor.

Hacı Bayram Camii avlusu, Arif Ay’ın “Kızılay’da Turtes Pasajı’nda 16 metrekare var yok” diye tarif ettiği Saatçı Musa’nın dükkanı, Ahmet Özalp’ın Akabe Kitabevi üzerinden tasvir ettiği çatışma yıllarının kitap ortak paydasında sağladığı söyleşi uzamı, Seyfettin Ünlü’nün  benim de macerasına bir köşesinden dahil olduğum o coşkulu akışı konu alan “Mekânın Mavera’sı…” Böylece yazıp giderek tamamlanacak sayfa,  muhtevalı bir çalışma sözünü ettiğim. 

Alver ve Boz’un “Önsöz”de izah ettiği gibi, seçilen mekânlar arasında kitapevleri, dergi büroları, yazar büroları, ofisler, esnaf dükkanları, sahaflar, kütüphaneler, kahvehaneler, çayevleri, pasajlar, çarşılar, camiler, meydanlar, okullar yer alıyor. Ve bütün bu mekânların odağında da yazı, okuma ve entelektüel faaliyetler öne çıkıyor. 

Bir mevcudiyet gösterdikten sonra kapanan kültür mekânları, söyleşi ve muhabbetlerin gelişmesini sağlaması, muhit kurup camia oluşturması hasebiyle yaşamaya devam ediyorlar. Bu çalışmanın bize hatırlattığı önemli gerçeklik, bütün mekanları düz bir mantıkla yenilik adına silip süpüren sıhhileştirme ve mutenalaştırma projelerinin muhit oluşturan mekanlardan yoksun bırakmasının sebep olacağı unutma kolaylığı.

Kitap merkezli sohbet mekanları bir muhit oluşturmayı başardıkları için geleceğe iz bırakıyorlar.

Hüseyin Su’nun “Mekân Bilinci” başlıklı yazısında da altı çiziliyor muhit oluşturan mekânların değerleri geleceğe aktarmadaki önemli payının. Su, Nuri Pakdil’in ve bir dergi olarak Edebiyat’ın, “merkez insan”larımızdan diye nitelediği Atasoy Müftüoğülu’nun bürolarını, bu büroların Türkiye’nin kırk elli yıllık tarihindeki etki ve işlevlerini açıyor yazısında.

“Marşlar, siyasi analizler, tartışmalar, yorumlar…” Ali Ayçil’in yazısı Erzincan’daki Metinler Pasajı’nın “Hüzünlü Ova”ya kattığı umudu hatırlatıyor. Şahin Torun, Sahaf Nizamettin”in Erzurum’da, Saraybosna Caddesi üzerindeki “İnşirah Kitabevi’ni canlandırıyor gözlerimizin önünde tasvirleriyle; oradaydım, yine olabilirdim, diye doluyor gözlerim. Ahmet Özalp, Celal Ceran, Seyfettin Ünlü, Akif Hasan Kaya, Musa Bakırcı, Ali Emre, Hamdi Akyol, Abdullah Kasay, uğradığım, sohbetlerine katıldığım, uğramaya devam ettiğim mekanları yazmışlar.

Kitaptaki öteki mekan yazıları da birbirinden kıymetli, ne yazık ki tek tek değinecek yerden mahrumuz.

“Mekân Hikayeleri”ni okurken, kapansa bile yaşayan, yaşayan ve bir umut oluşturmaya devam eden binalar, salonlar ve dükkanlar, kitapevi ortamları canlandı gözlerimin önünde.  Kültürün mekanları, toplumu dalgalandıran söylemleri geliştiren salonlar, zamanla fiziki olarak yok edilseler de oluşturdukları anlam farklı mekanlarda gelişmeyi sürdürüyor.

Bu mekan varlığının karşısında yer alan bir örnek ise ORA AVM’nin hikayesinde devam ediyor. Son yılların en büyük batığı olarak anılıyor proje; ölü bir mekanlar toplamı. Bilirkişi raporlarına göre dev AVM, Ziraat Bankası’nın verdiği 270 Milyon Euro kredi de dahil 685 milyon Euro borçla battı. 

Esenler’in sınırlarında, Bayrampaşa’da, otogarın üst taraflarında geniş bir araziye sahip olan Ferhat Paşa Çiftliği’nin önemli bir parçası üzerine inşa edildi ORA AVM.  Aynı zamanda eğlence merkezi olarak tasarlanmıştı. 

Ferhat Paşa Çiftliği, çevre köylerde yaşayanlar için 1900’lü yılların sonlarına kadar bir hayat tarzı modeli sergiliyordu. O dönem havalide bu çiftlik ve bünyesindeki köşkün yaydığı imgeler açısından bakıldığında, bir burjuvazi oluşumu hedefinden söz edilebilir. 

Semtin kadim sakinlerinden Ali Tezcan ilginç bir hatırasını aktarıyor: Yan komşularının ortaokul çağındaki kızı, İngilizce dersi ödevi doğrultusunda Avrupalı bir öğrenciyle mektuplaşıyordu. Bir seferinde çiftliğin fotoğrafını çekip mektuplaştığı çocuğa gönderdi komşu kızı, “Ben işte bu çiftlikte yaşıyorum” diye. Yeşilçam filmlerinin hikayeleri o kadar da gerçeklerden kopuk değil.

Esenler’in Dörtyol tarafında komşusu olan çiftliğin arazisi o kadar genişti ki semt halkı belli yerlere ulaşmak için, mahrem sayılan merkez bölgeye girmeksizin bir kenarından geçmeye mecbur kalıyordu. Geniş arazi şehirde yaşanan hareketlenme karşısında bütünlüğünü koruyacak amaç ve programdan yoksun görünüyordu. Derken otoban çiftliğin içinden geçirildi. Çeşitli parselleri mirasçılar tarafından okul, hastane gibi kamusal mekanlar için bağışlandı. 2008’de yapımına başlanan ve önemli bir bölümünde kapalı gösteri merkezi, temalı park, otel, outlet, fuar ve sergi alanları içeren ORA AVM,  projesinde hava durumunun hesaba katılmaması, ulaşım sorunu ve yanlış bir zamanda açılması gibi nedenlerle rağbet görmediğinden 2011’de iflasını duyurdu.

Google Maps’e göre Esenler Metro Durağı’ndan hareketle birkaç dakika içinde ulaşabiliyorsunuz ORA’ya. Ama gerçekler farklı. ORA’ya giden bir yol bulamıyor, dönüp duruyorsunuz havalide uzun zaman.

Esenler’in yerinde bulunan köyler ve Ferhat Paşa Çiftliği arasında kurulamayan tabii bağ, yeni Esenler ve ORA arasında da kurulamadı. Bunca büyük projenin son derece önemli hususlar ihmal edilerek hayata geçirilmesine anlam vermek bir hayli zor.

Devasa ve hayatın pek çok birimini kapsama iddiasındaki tüketim ve oyalanma mekanları, etrafındaki insan unsurunu ve oturduğu zeminin tabiatını hesaba katmadığı ölçüde ıssızlığa mahkum oluyor.

Buna karşılık sözün tarihi tarafından tescillenerek var oluşunu sürdürüyor, insanları bir araya getiren kitap merkezli sohbet mekanları.   



Cihan Aktaş, 26.07.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar,  Perspektif Yazıları, 




Sonsuz Ark'ın Notu: Cihan Aktaş Hanımefendi'den yazıları için yayın onayı alınmıştır.  Seçkin Deniz, 09.05.2015

Yazının ilk yayınlandığı yer: Haberiyat





Sonsuz Ark'tan


  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı