8 Haziran 2017 Perşembe

SA4429/KY49-İTIĞLI51: Kabilecilik ve Etnisite Mit mi Realite mi?

"Toplumsal olarak kabile ve etnisite bir zenginlik olduğu kadar siyasi olarak bir fakirlik. Fakirlik üzerine kurulacak bir siyaset anlayışı yeni bir sömürge dalgası demektir."


21.yüzyıl Afrika politikasını şekillendirenin hala kabilecilik varsayımı olduğu bir hayli yaygındır. Bu bakış açısı Batı kaynaklarında hakim bir niteleme olup, sömürgecilik döneminden itibaren Afrika’nın toplumsal ve siyasi tarihinin realitesi olduğuna inanılır.

Bugünkü global dünyada kabilecilik artık siyasi mekanizmada hakim bir unsur değilken ve ülkelerin çoğunda kabilecilik miadını doldurmuşken, Afrikalıların siyasi tercihlerinde hala belirleyicilik taşıması bir ironi gibi gözüküyor. Gerek Batılı güçler gerek Afrikalı liderler kabileciliğin Afrika için vazgeçilmez olduğuna adeta dünyayı ikna etmeye çalışıyorlar. Anlatılmayan Afrika tarihinde kabilecilik asli unsur değilken, çağdaş dünyanın Afrika’sında kabileciliğin siyasi yapının merkezinde yer alması ise şaşırtıcı görünüyor.

Etnisite ise artık birçok Afrika ülkesinde yönetimle iç içe girmiş. Bugün neredeyse Afrika ülkelerinin tamamında etnisiteye dayalı siyasi iktidarlar kurulmuş olup, yönetimler değişse bile etnisite değişmeyen bir gerçek olarak varlığını koruyor. Sahra-Altı Afrika’sında Güney Afrika, Senegal, Nijerya, Kenya demokrasinin hakim olduğu etnik yapının geçerliliğini kaybettiği ülkeler olarak bilinir. Oysaki etnisite ve kabileceilik bu ülkelerde de hala devam edip, demokrasi ile sözde uyumlu bir süreç takip ediliyor.

Güney Afrika ve Nijerya’yı ele alırsak; her iki ülkede de politik hayatın etnisitenin tekeli altında olduğu görülür. Nijerya’da Muhammed Buhari Hausa-Fulani etnik topluluğuna mensup olmasına rağmen, yönetim İgbo’ların elinde. Müslümanlar devlet başkanı seçilseler dahi yönetimin ve bürokrasinin üst katmanlarında İgbo seçkinleri yerlerini her daim muhafaza ediyor. Oysaki Hıristiyan azınlık olan İgbolar, Hausa, Yoruba’dan sonra üçüncü büyük etnik topluluğu oluşturiyor.

Güney Afrika’da da durum farklı değil, adı konmasa da etnisiteye dayalı bir siyaset varlığını apartheid sonrası dönemde de devam ettirdi. Güney Afrika’da beyazların yerini siyahlar aldı, ama bu topluluklar içerisinde Zulular yönetimde söz sahibi oldular. Nelsen Mandela Xkoza topluluğuna mensup olmasına rağmen kurduğu kabinde ağırlıklı olarak Zulular vardı.

Güney Afrika’da 11 farklı etnik topluluk bir arada yaşıyor. Bu topluluklar içerisinde Zuluların öne çıkması ve yönetim ile bürokraside söz sahibi olmaları etnisitenin nasıl da hakim olduğunu gösteriyor. Güney Afrika’da sadece siyahlar arasında değil beyazlar arasında da etnik bir farklılık söz konusu. Afrikaaner denilen Hollanda kökenli beyazlar ile Almanlar ve İngiliz kökenliler arasında bir çekişme yaşanıyor. Bu durum bir bakıma apartheid dönemin kalıntısı olsa da siyahların idaresinde de farklılaşmış bir şekilde varlığını sürdürüyor.

Afrika’da yaşanan siyasi gerginlik ve çekişmelerin temelinde kabilecilik ve etnisite yatıyor. Nijerya’da Boko Haram olayı aslında bu etnik siyasetin dışa vurumu olarak görülebilir. Boko Haram mensuplarına baktığımızda özellikle Fulani kökenli olmaları bir tesadüf değil. Fulaniler Nijerya’da en eğitimsiz etnik topluluk olarak bilinmekte ve Nijerya petrolünün sağladığı ekonomik kalkınmadan paylarına düşeni alamamaktalar.

Nijerya’nın siyasi tarihinde güney batı eyaletlerinde istikrar ve ekonomik kalkınma söz konusu iken Müslüman etnik toplulukların yaşadığı kuzey eyaletlerinde ise geri kalmışlık istikrarsızlık söz konusudur. Yönetimin ekonominin sadece belirli bir etnik topluluğun söz sahipliğinde olması Boko Haram gibi terör örgütlerinin ortaya çıkmasına davetiye çıkarıyor.

Sudan etnik ve kabile savaşlarının zirve dönemini yaşayan ülkelerden oldu on yıllardır. Sudan’daki etnik bölünmüşlükte batılı güçlerin etkisinden çok Arap asabiyetinin önemli bir payı var. Çünkü Sudan’ın büyük bir bölümü Müslüman olmasına rağmen toplum önce siyahlar ve Araplar diye ikiye ayrılır. Arap kökenli Sudanlılar, 1956’da bağımsızlıklarını kazandıktan sonra ülke siyasetinde etkili oldular. Yönetimi ve ekonomiyi siyah Fur toplulukları ile paylaşmadılar hatta onları ikinci sınıf olarak görüp aşağıladılar. Sonuçta Cancevid Arapların saldırılarına maruz kalınca Darfur isyanı çıktı. Darfur isyanı Güney Sudan’ı Sudan’dan kopardı.

Güney Sudan da etnik siyasetin tezahür ettiği bir diğer ülke. Bağımsızlığından iki yıl sonra Nuer ve Murle topluluklarının isyanı patlak verdi. Çünkü yönetim Dinka topluluklarının hakimiyetindeydi. Dinkalar ve Nuerler arasında yıllardır süren bir kabile savaşı devletin siyasetine taşınarak 2013’den beri devam eden iç savaşın zeminini hazırladı.

Etnik farklılıklar Afrika’nın realitesidir, fakat etnik siyaset bir Afrika mitidir. Sömürgeci güçler etnisiteyi siyasallaştırarak bugünkü iç çatışmaların, istikrarsızlıkların zeminini hazırladılar. Fransız İhtilali ile ortaya çıkan siyasal milliyetçilik nasıl milli devletleri doğurduysa, bağımsızlık sonrası Afrika devletlerin siyasetinde de kabilecilik ve etnisite yerini aldı. Fakat sömürgeciliğe karşı uyanış hareketlerinde kabilecilik pozitif bir rol oynarken, bağımsızlık sonrasında bölünmüşlük ve parçalanmışlık getirdi.

21.yüzyıl, birçok kişiye göre Afrika yüzyılı. Afrika’nın henüz işletilmeyi ve üretilmeyi bekleyen doğal ve enerji kaynakları var. Eğer Afrika siyaseti kabilecilik ve etnisiteden kurtulamazsa bu kaynaklar heba olup gidecek ve liderler Batı’nın kuklası olmaya devam edecekler.

Toplumsal olarak kabile ve etnisite bir zenginlik olduğu kadar siyasi olarak bir fakirlik. Fakirlik üzerine kurulacak bir siyaset anlayışı yeni bir sömürge dalgası demektir. Bu yüzden Afrika topluluklarının sosyal zenginliklerini siyasal fakirliklerine tercih etmeleri gerekiyor. Çünkü Afrika’nın geleceği etnik siyasette değil toplumsal uzlaşmada yatıyor.


İbrahim Tığlı, 08.06.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Afrika'dan
İbrahim Tığlı Yazıları




Sonsuz Ark'ın Notu: İbrahim Tığlı Beyefendi'den yazılarının yayınlanması için onay alınmıştır. Seçkin Deniz, 23.06.2016



Yazının İlk Yayınlandığı Yer: Gerçek Hayat




Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı