1 Mayıs 2017 Pazartesi

SA4272/AŞ78: İnsanlığın Yaşadığı Derin Yalnızlık ve Başkaldıran Türkiye

"Tanımlanmamış, ABD'nin ya da AB'nin tanımlarına karşıt olarak konumlanmış bir örnek olarak çok daha olgun ve kalıcı bir sistem üretmek zorundayız, çünkü yaşadığımız şey tam olarak örneksiz ve tüm ideolojik yaklaşımları altüst ederek ortaya çıkmış bir olay, olgu ve gerçek."


Bir tür doğum sonrası nekahet dönemi yaşıyor Türkiye. Kendini yeniden doğuran bir anne ya da doğurgan bir anneden sancılı bir süreç sonrası doğan oğul psikolojisi, değişimin zorunlu olduğunun farkında olan ve bunu örneksizlikten dolayı el yordamı ve dua ile, kimi zaman da aşırı farkında neferleri dolayısıyla sıkı diyalektik çıkarsamalarla, kimi zamanda sufizmin kokmuş ruhundan medet uman ve bunu 'Rafine Din' zanneden cızırtılı müdahalelerle, telaşla konum belirleyen veya gözü dönmüşçesine saldıran hain fedailerle mücadele ederek günleri gecelerle iç içe yaşayan bir toplumun tüm hücrelerine hakim durumda.

Evet; 16 Nisan 2017 referandumu ile kendisi adına, belki de tüm müslümanlar adına ve dünyanın tüm mazlumları adına sefil bir çağı kapatıp aydınlık bir çağ açtı Türkiye insanı. 

Yaşayıp göreceğiz, neleri değiştirdiğimizi torunlarımız daha net fark edecek, ama bu gün, hayırcılar da dahil, hepimizin hissettiği en temel duygu özgürlük ve bununla birlikte bir askeri darbeyi engellemekten doğan özgüven. Doğum sonrası nekahet dönemini de özgürlük ve özgüvenle inşa etmemiz bu anlamda en büyük ihtimal gibi duruyor,  her şeyden önce bu ihtimali güçlendirmeye devam etmeliyiz.

Bir fert olma farkındalığının özgürlük ve özgüvenle mümkün olduğunu günümüz değersizleşmiş fertlerinin ve toplumlarının yaşadığı derin kaygı ve umutsuzluk ile karşılaştırabiliriz. Şirketlerin ve küresel kurumların acımasızlığı karşısında kendini 'hiç'e indirgenmiş bulan insanlığın kendisine sunulan ve gün geçtikçe legalleştirilen uyuşturucu, alkol, tüketim çılgınlığı ve seks ile bir çıkış araması yeni binyılın başlangıcında yaşadığı derin yalnızlığının böyle süregitmeyeceğini de gösteriyor, çünkü bunun bir çıkış olmadığını aksine bir yok oluş olduğunu bu sefaletin damarlarında gezinen insanlar çok iyi anlıyorlar.

Suriye, Irak, Yemen, Libya, Ukrayna, Afrika, Myanmar  kan çanağına dönmüşken, Papa Franciscus, Darbeci general Sisi ile Mısır'da ve Vatikan'da öpüşüp koklaşırken insanlığa bu derin umutsuzluğun bir BMGK projesi olduğunu anlatıyorlar.

İngiltere Brexit ile AB'den kopuyor, AB Almanya'nın hegemonyası altında birçok üyesini yeni köleler olarak konumlandırmayı ve derin devlet güçlerinin ürettiği terörle bütün AB üyesi ülke vatandaşlarını sindirerek yönetmeyi planlıyor ve bunu büyük bir oranda başarıyor.

Ne Katolik Kilisesi ne de Avrupa Birliği insanlara umut vaat ediyor; özgürlüğün, hümanizmin, felsefenin, edebiyatın merkezi hâline gelmiş Fransa'da ırkçı ve faşist Le Pen'e karşı Macron'u destekleyen Fransa Başpiskoposuna karşılık, Papa Franciscus aşırı ırkçı Le Pen'i destekleyebiliyor. 

Ve müslümanlar kendi ülkelerinde olduğu gibi Avrupa'da, Amerika'da aşağılanarak herhangi bir keyfi nedenle terörist olarak ilan edilebiliyorlar. Bütün dünya bunu dikkatle izliyor ve insanlar umutlarını kaosa yükleyemeyeceklerini çok iyi biliyorlar, ancak onları umutlandıracak herhangi bir neden yok.

Güney Koreliler, Japonlar kulanılabilir enstrümanlar olmaktan bıkmış durumdalar ve durduk yere başlatılan Kuzey Kore gerilimine karşı Güney Kore'ye konuşlandırılan Amerikan füzelerine karşı protesto yürüyüşleri yapıyorlar.

Türkiye, yeni bir doğum, yeni bir umut diyerek 15 yıldır kesintisiz bir kararlılıkla başkaldırdığı için dünyanın bütün halklarına umut dağıtmaya bu yüzden devam ediyor. Ve bu yüzden sorumluluğumuz çok büyük. Bir örnek üretme sorumluluğudur bu.. 

Tanımlanmamış, ABD'nin ya da AB'nin tanımlarına karşıt olarak konumlanmış bir örnek olarak çok daha olgun ve kalıcı bir sistem üretmek zorundayız, çünkü yaşadığımız şey tam olarak örneksiz ve tüm ideolojik yaklaşımları altüst ederek ortaya çıkmış bir olay, olgu ve gerçek.

Şimdiye kadar olduğundan daha fazla zeka dolu, organik ve sistematik bir kararlılıkla yürüyeceğimiz bu yolda fikirlerimizle birbirimize güç vermeli, sabırla, duyarlılıkla, mümkün olduğu kadar insanımızı kazanarak ilerlemeyi bilmeliyiz. samimiyetle atacağımız adımların hatalarını Allah'tan yardım dileyerek azaltmalı ve hak olduğuna inandığımız yolda dirayetle ilerlemeliyiz, yalpalamadan, hırpalanmadan...

Allah yardımcımız olsun.

Arif Şahin, 01.05.2017, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 78



 Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.



Seçkin Deniz Twitter Akışı