31 Aralık 2017 Pazar

SA5417/KY59-MLÖZ30: Huzur

"Huzur, akıp giden zamandan geri kalmamaktı."


Kırmızıyla karışık turuncu ebruli yün ilmekler bir bir parmaklarının arasında eriyip kayboluyordu. Ördüğü hırkanın kolunda yaptığı hatayı örgünün bitmesine az kala fark edebildi; şimdi ise bütün işi sökmekle uğraşıyordu. Sökerken, zihninden geçen olayları geri sarar gibi sarıyordu yüzlerce metre uzanan ipliği gitgide kalınlaşan yumağın üzerine.  

Fark etmediği, gözünden kaçırdığı ve bütün emeğini ziyan eden o minicik hatayı da en başında yapmıştı. Şimdi onu düzeltmeliydi, geri dönüp baştan başlamalıydı. Küçük dikkatsizliğinden kaynaklanan hata, harcadığı onca zamana mal olsa bile. Yeni bir sayfa açıp daha önce yazdıklarını temize çekercesine yapmalıydı bunu. Birkaç ay evvel korkmadan hayatına yeniden başladığı gibi…

SA5416/SD857: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 276 (26-31 Mayıs 2015)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”



 (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz, orijinalini aramak istediğiniz tweet metnini kopyalayınız, Twitter arama motoruna yapıştırıp arama yaptırınız.)

(26-31 Mayıs 2015)  (Mayıs 2015: 3.028 Tweet+Önceki Toplam: 157.435+3.028= 160.463 Tweet)


 Halil Öztürk@HalilOzturk60
Hep diyordum bu işler bedava olmaz 80 lira günümüz şartlarında iyi para pic.twitter.com/hPNf3KIIOS

@Seckin_Deniz retweetledi


 Seçkin Deniz@Seckin_Deniz
Bir şakird profili... hesapta CHP, HDP, SP, eski polisler var ve hedefte iki isim Erdoğan-Davutoğlu... twitter.com/rifatguner yazık olmuş

SA5415/KY25-NO101: Gelelim KHK'nın Faydalarına!

"Bahsi geçen metin anında yabancı dillere tercüme edilerek sosyal medyada aktif olan ve çoğunluğu FETÖ'nün elemanı olan hainler vasıtasıyla Batı medyası ve başta AB olmak üzere Batılı güç merkezlerine ulaştırılmaktadır."


Yahu biz kendi doğrularımızı hep siyaseten karşı olduklarımızın tepkilerine bakarak mı belirleyeceğiz? Rakiplerimizin, düşmanlarımızın tepkisinden bağımsız bir şekilde bize has, bize özgü doğrularımız olmayacak mı? Neymiş mezkur KHK maddesine başta FETÖ, CHP, HDP olmak üzere malûm kesim karşı çıkıyorlarmış! 

Böyle durumlarda aklıma hep gençliğimizde 12 Eylül 1980 öncesi bir şeyin doğruluğunu yanlışlığını anlamak için bizi CHP ye baktıran Tercüman Gazetesi yazarı Rauf Tamer geliyor. Aradan 40 sene geçmiş ama 40 adım yol gidememişiz!

SA5414/KY35-YTK248: Yeni Bir Yıl

"Bana sorarsanız ne olduğunu da ne olacağını da aslında sanatçıların sezgileriyle oluşturdukları eserler verir ama onlara bakacak zamanımız; baksak bile görecek nazarımız; görsek bile dudak bükmeyecek bir ruh halimiz kaldığını düşünmüyorum."


Her yılın son yazılarında iyi kötü bir muhasebe yapmak sadece gazetecilerin işi değil elbet. Biz muhtemelen diğer mesleklere göre biraz daha fazla yaparız. Yılın değerlendirmesi, önemli olayları, sporda, kültürde, siyasette, ekonomide, sanatta, müzikte ve daha akla gelebilecek bütün temel ve popüler alanlarda neler yaşandı, hangileri 'en'di… sıralarız. Yayınlarız, okuyun, seyredin diye.

En komik olan, en büyük gaf, en iyi çıkış, en berbat, en acı olan… vesaire.

Bununla da bitmez, önceki yıllarla da kıyaslanır.

Ve muhtemelen bir sonraki yıla dair beklentiler, tahminler de yine son haftanın işleri arasındadır.

SA5413/KY37-AZ241: 'İç Savaş' Lafı Asrın Geyiğidir

"Bu ülkenin insanları, bazı siyasiler, akademisyenler, yazar-çizer takımı veya böyle bir felaket için çok uğraşan emperyalist işbirlikçileri gibi kafayı yemedi…"


10 yıl önceydi, merkezi Ankara’da bulunan, NATO Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi’nden1 saatlik konferans için çağrı aldım, şansa bakın, tam da cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde yaşanılan, 12 Nisan 2007 Muhtırası’nın sabahına denk geldi iyi mi?..

Olsun. Gittim ve beni bekleyen tüm NATO ülkelerinden gelmiş üst düzey subaylarla, İsrail, Gürcistan, Azerbaycan gibi Barış İçin Ortaklık Programı bünyesindeki meslektaşlarına verdim o konferansı.

30 Aralık 2017 Cumartesi

SA5412/KY26-CA169: Tam Zamanında Söyleme Haysiyeti

"Sarsıcı bir geçiş döneminin okur yazarları, muhasebesi yeterince yapılmamış olanın kayıplığı içindeyken henüz oluşmakta olanı eğrisiyle doğrusuyla nasıl her açıdan görebilir?"


Okumanın, yazmanın, düşünmenin kurtarıcılığına has ihtişamlı söylemler, içinde bulunduğumuz dönemde birçok açıdan geçerliğini yitirmiş durumda. Paradigmalar sönüyor gözlerimizin önünde. Aydınların bakır çağında bile yaşadığımız söylenemez.

Aydın kimdi, neydi, nasıl bir iç rahatlığıyla kendine “aydın” derdi, yazarlık hayatımın başlarında üzerine çok düşündüğüm sorulardı bunlar. Entelektüel daha somut bir hüviyetti; hani, fildişi kulesine çekilip fikir üretmekle iştigal edebilirdi işte! Aydın ise galiba temsil iddiası taşır, dünyayı değiştirmeye talip olurdu. 

SA5411/KY64-ZTK42: Hariri Niçin Suudi Arabistan'da Tuhaf Şekilde Bir Müddet Kaldı?

"Onlara göre net olan şu: Suudi Arabistan, içinde Hizbullah ile müttefiklerinin de bulunduğu Sayın Hariri’nin koalisyon hükümetini çökmeye zorlayarak, Hizbullah’ın gücünü azaltacak şekilde Lübnan siyasetinde safların yeniden belirlenmesini teşvik etmeye çalıştı."


Why Saad Hariri Had That Strange Sojourn in Saudi Arabia

(…)
Lübnan Başbakanı Saad Hariri, Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’la çölde kampa gideceğini düşünerek tişört ve kot pantolon giymişti.

Ama cep telefonuna el konup korumalarından biri hariç diğerleri yanından uzaklaştırıldı, Suudi güvenlik güçleri tarafından itilip kakıldı ve hakarete uğradı. Ardından da aşağılanmanın zirve noktası geldi: Daha önce yazılmış bir istifa metni eline tutuşturuldu ve Suudi televizyon ekranlarında okumaya zorlandı.

SA5410/KY34-EE15: Şehidlik Özlemi

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم



Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

Âlemlerin Rabbi, Mevlâmız olan Allah’a hamd, örnek kulu, son Resûlü Hz. Muhammed Mustafa’ya salat ü selâm ile sözlerime başlarım.

Bu ümmet şehid ve şâhit bir ümmet. Haber kanallarına Filistinli engelli şehidin son sözleri yansıdı bugün: “Bu toprak bizim, teslim etmeyeceğiz!”

Anadolu Ajansı haberinde, “göstericilerin engelli olmasına rağmen topraklarını savunmak için gösterilere katılan Ebu Süreyya'dan ölmeden kısa süre önce görüşlerini aldığını” söylüyordu. Sosyal medyada bu akşam itibarıyla yayınlanan görüntülerde Ebu Süreyya'nın son sözleri şu şekildeydi:

SA5409/KY58-GÖKA61: 'Ne Umabilirim?'

"Dileyen umudu, dayandığı ebeveyne psikolojik güven zemininden itibaren tamamen sekülerleştirebilir, ki modern psikoloji böyle yapıyor. Ben bunu tercih etmem." 


Umudu mevsimlerden bahar ile kasveti, umutsuzluğu ise kış ile anlatmaya çalışıyor sanat erbabı. “Kış, örterek yeryüzünü unutkan karla,/ Azcık yaşamı kuru yumrularla besleyerek/ Bizleri sıcacık tuttu.” diyen T. S. Eliot’un, “En zalim aydır Nisan” demesi boşa uyandırdığı umutlar nedeniyle olsa gerek. 

Sanatla umudu bir arada düşünmek güzel; üstelik şiir dizeleriyle hem umuda yol açmak hem umutsuzluğu anlatmaya koyulmak epey zevkli ve kolay ama bizim biraz daha sağlam basmaya ihtiyacımız var.

SA4708/KY38-SevDur111: Muhafazakâr Sanat Olur mu?

"İslam anlayışında stabilite yoktur. Bir günü bir gününe eşit olmak, yani aynı şeyleri yaparak devinmek yoktur. Bir insan dini inançları gereği yaşıyor diye, duygularını filtreleyemez. Ayıba kaçmaz, pervasız olmaz, cinselliği kullanmaz belki ama sanatçı pek ala olabilir."


Tolstoy, “Sanat Nedir?” adlı eserinde, dilin düşünceleri, sanatın da duyguları naklettiklerini, sanatın başlıca görevi ise, duyguları sindirilebilir (assimilable) ve hissolunabilir bir şekilde ifade etmekten ibaret olduğunu savunur.

Duygulara hitap eder yani sanat. Duyguları harekete geçirir. Güzel veya çirkin olarak tanımlarız sanat eserlerini. Görecelidir bu yüzden. Benim beğendiğimi bir başkası beğenmeyebilir. Herkeste çağrıştırdığı anlam başkadır. Herkesin duygusunu harekete geçiren sanat anlayışı da farklıdır. Ama esasta güzelliği arayıştır sanat.

29 Aralık 2017 Cuma

SA5407/KY28-ATA345: Geçmişten Bir Yılbaşı Gecesi

"Tüm okuyucularıma güzel, mutluluk, sevgi, sağlık ve huzur dolu bir yıl dilerim…"  


1961 yılı benim için çok önemli olayları yaşadığım bir yıldı. Zaten gelişinden de belliydi önemi. İlk defa rahmetlik Annem ve Babam beni, kendileri ile beraber Yılbaşı kutlamasına götürmüşlerdi. Onlar için, benim bu kutlama dediğim kavram akşam yemeği idi ama benim için evin dışında, ışıklardan, müzikten, birlikte şarkıların söylendiği, dansların edildiği bir ortamda başımın döndüğü bir kutlamaydı.  

Artık tek haneli yaştan çıkmış iki haneli yaşa geçmiştim. Üstelik ilkokulu bitirmiş Ortaokula başlamıştım. Anne ve Babamla da olsa gece dışarı çıkmış, bir eğlenceye katılmıştım. İşin gerçeği artık çocuk değil delikanlıydım. Büyüteçle aynanın karşısına geçer yüzümün her tarafını milim milim incelerdim. Olmaya ki adına sakal denilen ve erkekliğin sembolü olan, benim de arkadaşlarıma caka satacağım bir tüyü tespit eder, arkadaşlarıma gösteririm diye. 

SA5406/ÇY4-DB114: Karamsar’ın 2018- 2028 Rehberi

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıdaki tablo ve olası gelecek senaryoları, Beşerî sistemlerin vicdan ve inanç konulu sorunlarını aşamadıkları zaman nasıl bir dünya inşâ edeceklerinin göstergesi olarak okunmalıdır. 18,19 ve 20. yüzyılın yüksek(!) hümanist  ve sosyalist fikirlerinin kapitalizmin ve sömürgeciliğin basit birer aracı olduğunu ve bu sistemin de tarihin hemen her devrinde olduğu gibi sürekli tıkandığını fark ederken, kendinize şu soruyu soracaksınız: "Peki çözüm nedir?" Çözüm açık ve yalın bir şekilde, Satanizmin yok etmeye çalıştığı, 610 yılında insana gönderilmeye başlanan Allah'ın gönderdiği son kitap olan Kur'an'da duruyor. Aklını kullanmakla emrolunan İnsanoğlu'na bu yolculukta başarılar diliyoruz.
Seçkin Deniz, 29.12.2017


The Pessimist's Guide To 2018-2028

Dünya gergin. Kuzey Kore savaş tehdidinde bulunuyor.. Donald Trump'ın ne yapacağını kimse bilmiyor. Sahte haberlerden kripto para birimine kadar, kaos güçleri iş başında.

Bütün bunlar göz önüne alındığında, 2018-2028 tarihlerine dair Karamsarlığın Kılavuzu'nun en son sürümüne hoş geldiniz. Bu, sadece önümüzdeki yılın potansiyel şoklarına bakmak değil, önümüzdeki on yılı nasıl şekillendirebileceklerini de düşünmek için yapılan bir çalışmadır.

SA5405/KY1-CÇ451: Hakşinâslar, Capslar, Guruplar... Yürü Git La!:)

 "Sinsilerin tuzağına kapılmayın.. gönlü ferah, zihni duru, ruhu aydın kişilere dünyanın hiç olmadığı kadar gereksinimi var."


Ara ara arz-ı endam eden ve kendilerini hakşinas olarak tanıtan kişiler yine sökün etmeye başladılar.. eh.. tam da onların havası.. elbet sökün edecekler.. peki onların hakşinas olduklarına ve adalet için çırpındıklarına inanan, yutan var mı? Olsa gerek.. ama gerçek yüzlerinin, sinsiliklerinin ayırdında olanların sayısının da bir hayli olduğunun onların suratına çarpmak lazım.. bu tümceler onlar için:)

***

Ara sıra yinelemekte fayda var.. zira capslarla amel edenlerin sayısı her gün artmakta..

SA5404/KY57-AHCZD69: Sûre Sûre Kur'an'da Mü'minlerin Vasıfları 32: Maide(27-36)

 "Müminler,  Allah’ın kurtuluş reçetemiz olarak gönderdiği Kur’an’a sımsıkı sarılırlar ve içindekileri düşünürler, anlamaya ve hayatlarına taşımaya çalışırlar. Allah’ın kitabından uzak ve gaflet içinde bulunamazlar. 


بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Bizi yaratan ve bize doğru yolu gösteren, kendine imân etme şerefini nasip eden, yediren ve içiren, hastalandığımızda da bize şifa veren, bizim canımızı alacak ve sonra diriltecek olan, hesap gününde, hatalarımızı bağışlayacağını umduğumuz (Şuara, 26/78-82) Âlemlerin Rabbi olan Allah’a sonsuz hamd’ü senâlar olsun. “Üsve-i hasene” olan Resûlü Muhammed Mustafa (sav)’e  salât u selâm olsun.


MAİDE SURESİNDE MÜ’MİNLERİN VASIFLARI (27-36. Ayetler)[1]

وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَاَ ابْنَيْ اٰدَمَ بِالْحَقِّۢ اِذْ قَرَّبَا قُرْبَاناً فَتُقُبِّلَ مِنْ اَحَدِهِمَا وَلَمْ يُتَقَبَّلْ مِنَ الْاٰخَرِۜ قَالَ لَاَقْتُلَنَّكَۜ قَالَ اِنَّمَا يَتَقَبَّلُ اللّٰهُ مِنَ الْمُتَّق۪ينَ

“Onlara Âdem’in iki oğlunun haberini gerçeğe uygun olarak anlat: Hani ikisi de birer kurban sunmuşlar, birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, diğerine, "Andolsun seni öldüreceğim!" dedi. O da dedi ki: "Allah ancak takvâ sahiplerinden kabul eder.” (Mâide Suresi,5/27.)

SA5403/KY13-AO154: Şeffaf Bilgi Toplumu ya da Girdap; Sahteler, Gölgeler ve Asıllar

"Bu girdaptan çıkmanın tek yolu insanlığı öne çıkaran, birbiriyle dolaysız bağ kuran, şeffaf bir bilgi toplumu hayaline hizmet etmektir."


Hayatın en talihsiz yanı; seninle aynı inanç ve düşüncelere sahip olduğu iddiasıyla toplumda yer edinmiş olan insanlardan fersah fersah uzak olmanız.. Maalesef ideolojilerin arkasına gizlenerek kendine alan açan insanlar neredeyse tüm toplum dinamiklerini ellerinde tutuyorlar ve o nedenle her aşamada onlarla yüzleşmek zorunda kalıyorsunuz.

Bu duruma neyin yol açtığına akıl erdiremiyor, sadece manzaranın vehâmetinden oldum olası ürküyorum. Ortada, açık olan bir gerçek var ki; sahteler, gölgeler asılların yerini almış ve artık gerçeklik sanılan şey hakikatle çatışır bir noktaya gelmiş..

SA5402/KY48-SY34: Zizi: Dahi, Mahçup, Karizmatik ve Talihsiz...

Bunları niçin hatırladım şimdi?


16 Temmuz 2006, Pazar

Yıllar önce Gerçek Hayat'ta "Dahiler Asla Laik Olmaz" diye bir yazı yazmıştım. Elbette siyasi bir yazı değildi. Laikliği espri parantezine alıp spora uygulamayı denemiştim. Büyük sporcuların, sporu bir meslek olarak değil; hayatın tamamı olarak yaşadıklarını; "meslek işleriyle" "hayat işlerini" birbirinden iyi ki ayıramadıklarını, bunun gerçekten de iyi ki böyle olduğunu anlatmaya çalışmıştım. Şahit olduğum ve bir daha da asla unutamadığım, kafamda asılı kalan üç tarihi spor enstantenesiydi beni bu yazıyı yazmaya iten.

Enstanteneler şu fotoğraflardan oluşuyordu:

Mike Tyson'ın bir unvan maçında, ringde rakibinin kulağını ısırıp kopardığı o unutulmaz an.

28 Aralık 2017 Perşembe

SA5401/SD856: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 275 (21-25 Mayıs 2015)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”



 (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz, orijinalini aramak istediğiniz tweet metnini kopyalayınız, Twitter arama motoruna yapıştırıp arama yaptırınız.)

(21-25 Mayıs 2015)  (Mayıs 2015: 3.028 Tweet+Önceki Toplam: 157.435+3.028= 160.463 Tweet)


Seçkin Deniz@Seckin_Deniz
Batman'da, AK Parti'nin seçim otobüsüne silahla ateş edilmesi sonucu araçta hasar oluşmuş...


 ANADOLU AJANSI
@anadoluajansi
Türkiye'den Ukrayna'nın doğusuna insani yardım u.aa.com.tr/516444 pic.twitter.com/N1NC0tbCWL

@Seckin_Deniz retweetledi

SA5400/Sonsuz Ark-YD78: Javier Solana: "AB, Filistin Devleti'ni Tanımalı"

"Bu noktada, İsraillileri ve Filistinlileri müzakere masasına dönmeye teşvik etmek için en iyi yol, oyun alanını düzeltmek için çalışmaktır. ABD bunu açıkça yapmayacağından, AB, Filistin Devletini derhal tanıyarak, gerektiği kadar güçlü bir mesaj göndererek liderliği ele geçirmelidir."
Javier Solana 
Eski AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi, eski NATO Genel Sekreteri ve eski İspanya Dışişleri Bakanı


The EU Must Recognize the Palestinian State

ABD Başkanı Donald Trump, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak kabul ederek dış politikaya tek taraflı bir yaklaşım getirdi. Ve bir kez daha, Trump Ortadoğu'nun gerçeklerini yanlış yorumladı. 70 yıla yaklaşan uluslararası uzlaşmayı etkili bir şekilde sona erdiren son hareketinin bölgede hızlı bir bozulmaya yol açabileceği göz önüne alındığında, Avrupa Birliği'nin adım atması zorunludur.

SA5399/KY35-YTK247: Eski ve Yeni Kudüs

"Hayat, düşündüğümüzle sonra gerçekleşen arasında sık sık beklenmedik sürprizlerin olabileceğini bir kez daha gösteriyordu."


Trump’ın ortalığı karıştıran kararı Noel arefesinde iyice sessizleşmiş görünüyor. BM’de neredeyse bütün dünya kararı reddeden oylamayla gerekli cevabı verdi. Hemen hemen herkes diyorum çünkü çekimserlerin de niye çekimser kaldığı malum. Oylama sonucunun teorik karşılığı yok ama pratik sonuçları var ve olacak elbet.

İnşallah bu saçmalıktan Filistin Devleti’nin kurulup tanınıp Kudüs’ün onların da başkenti olması yolunda hızlanma gibi bir hayır çıkar.

SA5398/KY49-İTIĞLI82: 'Çad' Diye Bir Ülke Var Uzaklarda…

"2013’te Türkiye’nin Çad büyükelçiliğinin açılması ile iki ülke ilişkilerinde bir dönüm noktası yaşandı."


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk devlet adamları içinde hatta dünyanın devlet başkanları arasında en fazla Afrika’ya gezi düzenleyen lider. Erdoğan’ın hemen hemen gitmediği Afrika ülkesi kalmadı gibi. Her gittiği Afrika ülkesinde olağanüstü bir ilgi ile karşılanıyor. 

Bu ziyaretlerin bir dakikasının bile boşluk içermediğine bizzat tanık olanlardanım. Bu yüzden biz gazeteciler açısından Cumhurbaşkanı’nın Afrika gezilerini izlemek oldukça meşakkatlidir. Yoğunluktan yemek yemeye ve bir şeyler içmeye dahi vakit bulamazsınız. Sizin yorgunluğunuza karşı Erdoğan’ın her zaman zinde olmasını ise hayretle karşılarsınız.

SA5397/KY60-ES42: Doç.Dr Teyfur Erdoğdu: "Fahreddin Paşa Rüyasında Peygamberimize Söz Verdi"



Medine Müdafii Fahreddin Türkkan Paşa’yı Doç. Dr. Teyfur Erdoğdu ile konuştuk. Fahreddin Paşa’nın Peygamberimize (sav) rüyasında Medine’yi terk etmeyeceğine dair söz verdiğini anlatan Erdoğdu, bu nedenle teslim olmayı düşünmediğini söylüyor. Erdoğdu, Fahreddin Paşa’nın teslim olmadığını, Peygamberimiz (sav) huzurunda namaz kılarken, kendi askeri tarafından tutuklanıp, bedevilere teslim edildiğini anlatıyor. 

Medine’den alınıp Osmanlı’ya gönderilen kutsal emanetlerin zaten Osmanlı tarafından gönderilenler olduğunu ifade eden Erdoğdu, tek istisnanın Hz. Osman döneminde yazılan bir Kur’an olduğunu, onun da heba olmasından korkulduğu için alındığını söylüyor.

27 Aralık 2017 Çarşamba

SA5396/KY64-ZTK41: Trump, Abbas ile Ürdün'ün Abdullah'ına Nasıl İhanet Etti?

Sonsuz Ark'ın Notu:
David Hearst'a ait aşağıdaki analiz, Türkiye'nin müslüman coğrafya ile ilgilenen yetkin uzmanlarının olmayışının en acı örneklerini sunan detaylarla dolu... dikkatle okumanızı öneriyoruz.
Seçkin Deniz, 23.12.2017

It's personal: How Trump betrayed both Abbas and Abdullah of Jordan

21 Ağustos 1969’da Denis Rohan isimli bir Avustralya vatandaşı, Haçlılara karşı önderlik ettiği askeri seferberlikle Müslümanların kahramanına dönüşen Selahaddin-i Eyyubî (1137-1193)’nin Mescid-i Aksa’ya bir hediyesi olan 800 yıllık ahşap minberi ateşe vermişti. Akıl hastası olarak nitelenmekle birlikte Rohan ilahi emre riayet ettiği düşüncesindeydi. Bütün bunlar, Yahudilerin caminin yıkıntıları üzerine [Süleyman] Mabedini inşa etmesini sağlamak ve böylelikle İsa Mesih’in [yeryüzüne] ikinci gelişini çabuklaştırmak içindi.

Harekete geçirici bir etki

Kadim minberi ve tavanın bir kısmını yakan kundaklama eylemi [Müslümanları] harekete geçirici bir etki yaptı. Bir ay sonra Müslüman ülkelerin 12 lideri ve temsilcisi Fas/Rabat’ta bir araya gelerek İslam Konferansı Teşkilatı (İKT)’nın temellerini attı.

SA5395/KY38-SevDur110: Kudüs’ü Müslümansız Bıraktık



Kudüs 400 sene boyunca Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı bir yerleşim merkezi iken, Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudilerin barış içinde yaşayıp, eşine az rastlanır bir hoşgörüyle idare edildiği sadece dostun değil, düşmanın bile itirafıdır. Buna rağmen 1917 yılında Kudüs Osmanlı’dan İngilizlerin eline geçer. 

İngiltere, Filistin’de bir Yahudi devleti kurulmasını öngören Balfour Deklarasyonu’nu (1917) yayınladıktan sonra gelişen olaylar, günümüz İsrail sorununun yapı taşlarını oluşturur. İsrail’in kurulduğu 1948 yılından sonra ise Kudüs’ün işgali başlar. İsrail, 1967 Arap-İsrail Savaşı ile Kudüs’ü tamamen işgal ederek, Kudüs’ün statüsüne yönelik yasa dışı eylemlerini günümüze kadar sürdürür.

SA5394/KY37-AZ240: Amerika Önce, Bizden Özür Dileyecek...

"İnsanlık onurumuza karşı yapılmış kanlı saldırıların üstünü örtüp, yaşamayı sürdüremeyiz...."


Yaklaşık, bir yıl önce... 11 Ocak 2017... ABD Dışişleri Bakanlığı eski Sözcüsü Mark Toner, kürsüye çıktı, gözümüzün içine bakarak şu açıklamayı yaptı: "PYD, Suriye barış sürecinde mutlaka yer almalıdır. Bu süreç bütün Suriyelileri kapsamalıdır. Suriye Kürtlerini de... YPG alanda sesi olan bir örgüttür ve bu sesin, Suriye’nin geleceğinde de duyulması gerekir."

Açıklama, 2017 Şubatı’nda Cenevre’de başlayacak üçüncü tur görüşmelerden önceydi ve PYD-PKK ilk iki tur görüşmeye Türkiye’nin aktif müdahalesi sonucunda katılamamışlardı. Yine katılamadılar. Ama Toner’in açıklaması bir duruşu sergiliyordu ve Amerika’nın duruşu, NATO müttefiki Türkiye’nin en hassas olduğu konuda büyük bir pervasızlıktı...

SA5393/KY34-EE14: Doğum, Diriliş ve İntifâda

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم



Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

Âlemlerin Rabbi, Mevlâmız olan Allah’a hamd, örnek kulu, son Resûlü Hz. Muhammed Mustafa’ya salat ü selâm ile sözlerime başlarım.

Kudüs tam 400 yıl bir Osmanlı şehriydi (1517-1917). 100 yıl önce bugün Kudüs Osmanlı hakimiyetinden çıktı.  Zulüm ve işgal devam ediyor. 1917 Balfour Deklerasyonu[1] ve 2017 idiot Trump’ın kararı.

8 Aralık Cuma günü dünya Kudüs için ayağa kalkmışken ben dünyaya hastaneden eşlik etmiştim. Hastanede hem yeni doğacak oğlum için hem de Kudüs ve Müslümanlar için dua ediyordum. İsrail barbarlığı zalimliğin ötesindeydi, aslında yeni bir şey yoktu. İsrail aynı İsrail, Müslümanlarda aynı Müslümanlardı.

SA5392/Sonsuz Ark-YD77: Uzay-Zamanın Kuantum Kaynağı

Araştırmacılar gerçek ve çok önemli bir şeyi görmeye başladılar. Swingle’ın belirttiği gibi: “Daha önceleri, evrenin neden yapıldığını bilmiyordum. Hatta bu sorunun bir anlamı olup olmadığı bile net değildi. Fakat şimdi, bu sorunun mantıklı olduğu her geçen gün daha da netleşiyor. Ve cevap da anlayabildiğimiz bir şey. Evren dolaşıklıklıktan oluşmaktadır.”

Yıldızlararası (2014) filminde yukarıdaki gibi betimlenen kara delikler, kuantum kaynaklı olmaları muhtemel solucan delikleri ile birbirlerine bağlanıyor olabilir. 

2009 yılının başlarında üniversitedeki öğretim üyeliği görevinden bir yıllık ücretli izin alan Mark Van Raamsdonk, bu süre boyunca fizikteki en derin gizemlerden biri ile uğraşmaya karar verir: Kuantum mekaniği ile kütleçekim arasındaki ilişki. Bir yıllık çalışmanın ardından meslektaşlarının da fikrini alan bilimci, Journal of High Energy Physics dergisine konuyla ilgili makalesini gönderir. 

Nisan 2010’da dergi kendisine makalesinin kabul edilmediğini bildirir. Gönderdikleri raporda, makaleyi değerlendirenlerden biri, Kanada’da bulunan British Columbia Üniversitesi fizikçilerinden olan Van Raamsdonk’un kafayı yediğini ima etmektedir. Bir sonraki makale gönderimini General Relativity and Gravitation dergisine yapar. Aldığı tepki birazcık daha iyidir: Değerlendiren kişi yaralayıcı birkaç söz etmiş ve dergi editörü makaleyi yeni baştan yazmasını istemiştir. 

26 Aralık 2017 Salı

SA5391/SD855: Erkek-Kadın İlişkilerine Geri Dönmek

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Her açıdan kuşatılmış, çıplaklığın ya da giyinmenin, boyanmanın, estetik operasyonların, arabaların, parfümlerin, paranın, mücevherlerin ve iş-kariyer kaygılarının direktifleri ile kadın kadın olmanın farkını, erkek de erkek olmanın farkını ayırdedecek bir ruhsal ve biyolojik tema alanı inşâ etmekten mahrum... ikisi de aynı ringte aynı anda dayak yiyen elleri kolları bağlı zavallı birer boksör gibi..." 


Bu hikaye Erkek ve Kadın'la başladı ve onlarla devam etti. Arada karışık bir şeyler yaşandı, halen yaşanıyor, çok sonra da yaşanacak. Ama insanın tarihindeki her yeni başlangıç erkek ve kadın arasındaki sabit, değişmez ilişki türüne geri dönülerek sağlandı, çünkü başka çare yoktu, çünkü kadın doğurmalıydı ki, insan denen 'şey' var olma imkanı bulabilsin. Şimdi yeniden kadın-erkek ilişkilerine dönme zamanının geldiğini gösteriyor işaretler, ama bir peygamber gelmeyecek; bu kesin. O halde kendimizle başbaşayız ve bu kaçınılmaz, geri dönülmez kararı vermek zorundayız; bunu biz yapmazsak sonraki tarihte 'insan' denen 'şey'in varlığı mümkün olmayacak. 

Bu 'şey'in varlığının mümkün oluşunu erkek ve kadının cinsel ilişkisi ile sınırlı tutmak da yetersiz olur, çünkü bu 'şey', her yeni başlangıçla yeniden var olmaya devam ederken de kadın ve erkek arasındaki ilişkinin bu türü bir şekilde devam ettiği için bugüne dek gelebildi. Kadın sadece ve sadece çocuk doğurmak için kullanılan bir makineydi o karışık dönemlerde de; insandan sayılmayan kadının o dönemlerde doğurmaktan başka çaresi de yoktu, buna karşı çıkamazdı, bunu engelleyemezdi. Ama bugün öyle değil; bugün  kadın doğurmaya karşı çıkabiliyor ve doğurmayı engelleyebiliyor. 

SA5390/SD854: Fareler, İnsanlar ve ABD

"Tarih ABD yöneticilerinin farelerden daha aşağıda olduğunu, yine Amerikalıların anlatımıyla "ırkçıları, pedofilileri, seks sapkınlarını kendilerini temsil etmek üzere seçtikleri'ni kaydederek ilerliyor; ABD yalanlarla bezenmiş bütün katil, kan emici, sömürgeci, özetle ahlaksız ve vicdansız özgeçmişi, insan olan herkes tarafından açıkça fark edildiği için çöküyor."


ABD gerçekten çöküyor mu? Yoksa bu, ABD'nin diplomatik, ekonomik, askerî ve istihbârî operasyonlarından bıkan ve artık ABD ne yaparsa yapsın kaybedeceği hiçbir şeyi olmayacağını düşünen dünyanın geri kalanının gerçekleşmeyecek olan bir umudu mu? Bu sorunun cevabı artık Amerikalı olan ya da olmayan herkes tarafından yaklaşık olarak aynı şekilde veriliyor; "ABD artık eskisi gibi güçlü değil, çökse de bu hemen olmayacak."

İmaj, gerçeğe karşı çok güçlü değil, gerçeğin kalıcılığına karşı ancak konjonktürel olarak güçlülük duygusu sağlayabiliyor. Hollywood filmleri ve dizileri ile oluşturduğu 'imparator' imajı, rakipsiz Amerikan silahları ve dünyanın her yerinde operasyon yapabilen askerî gücü ve doların kayıtsız şartsız egemenliği ile desteklense de, ABD hiçbir zaman göründüğü kadar güçlü olmadı, fakat buna karşılık bütün dünyada sınırsız güce sahipmiş gibi davranma hakkı elde etti.

SA5389/Sonsuz Ark-YD76: Foreign Policy: "Vicdanını Yitiren ABD Çöküyor"

Sonsuz Ark'ın Notu:
Dünya'daki bütün kötülüklerin ana sorumlusu olarak emperyal güce sahip olan ABD'nin çöküşüne dair dış beklentiler ve analizler belki bir anlamda 'düşman' üreten ABD politikalarının en doğal karşılığı olarak duygusallık içerebilirdi, ancak etkin bir yayın organı olan Foreign Policy'de " ABD Çöküyor" başlıklı analizler görmek 'çöküş'ün gerçekleşiyor olduğuna dair iyi bir kanıttır, her ne kadar analizin yazarı önemsiz bazı yerlerde 'Cumhuriyetçi-Demokrat' karşıtlığında 'Demokrat' bir ruhla bakıyor görünse de, çöküşteki demokrat ve cumhuriyetçi sorumluluğunu içselleştirerek itiraf etmek zorunda kalıyor... Adil olan bu kadar zâlim bir ABD'nin çökmesidir ve dünya (128 ülke) Erdoğan'ın liderliğindeki  Kudüs organizasyonu ile 21 Aralık 2017'de BM Genel Kurulu'nda ABD'ye dur demiştir. Bu gerçektir.
Seçkin Deniz, 26.12.2017

Başkan seçilen Donald J. Trump 20 Ocak 2017'de Washington DC'de Birleşik Devletler Capitol'de ilk konuşmasını yapmak için ilerlerken (Doug Mills - Pool / Getty Images) 


The United States of America Is Decadent and Depraved

"Sorun Donald Trump değil, hepimizin içinde var olan Donald Trump'tır"

Edward Gibbon, Roma İmparatorluğu'nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi adlı eserinde, Got orduları şehrin üzerine çökmeye hazırlanırken, M.S 408 Roma’sının korkunç ortamını hatırlatıyor. 


İmparatorluğun çöküşünün işaretleri, yalnızca kamusal refah ve israfa ait garip görüntülerde değil, aynı zamanda adalet ve bilime olan inancın çöküşünde de ortaya çıkmıştı. Gibbon, Roma Halkı'nın, "kurbanların iç organlarında gelecekteki büyüklük ve refah belirtilerini gördüklerini" iddia eden astrolog ve kâhinlerin "çocukça hurafelerine" aldandıklarını yazıyor.


Acaba şimdi olsa Gibbon günümüz Amerika’sını "çökmüş" olarak tanımlar mı?

SA5388/SD853: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 274 (16-20 Mayıs 2015)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”



 (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz, orijinalini aramak istediğiniz tweet metnini kopyalayınız, Twitter arama motoruna yapıştırıp arama yaptırınız.)

(16-20 Mayıs 2015)  (Mayıs 2015: 3.028 Tweet+Önceki Toplam: 157.435+3.028= 160.463 Tweet)


 Seçkin Deniz@Seckin_Deniz
Babacan:"Türkiyenin geldiği noktayı çekemeyenler,bu coğrafyadaetkili,güçlü bir Türkiyenin kendi çıkarlarına zarar vereceğine inananlar var"


 T.Gner@Trrguni
Al işte. ABD ye soran oluyor mu bunlar çoluk çocuk öldürüyor niye silah veriyorsun diye? twitter.com/RT_com/status/…

@Seckin_Deniz retweetledi

SA5387/SD852: "zekâ ve yanılgı saatleri" /15.06.2005/ 371. patika



...insanlara dair bilimsel ve net/kesin kaideler vardır elbette; lâkin insanların çoğu bu kaidelerden sadece insanın bedeniyle ilgili olanları azar azar tespit edebilme fırsatına sahip olduklarını anlayamazlar...
...biyolojik sır küpü bile tam olarak açılamamış olan insanın ruhsal analizlerine dair kesin ve net şeyler söylemek hangi akıllının yapacağı iştir ki?...
...yaratıcı, insanı her hâliyle kesin ve net sistemler olarak yaratmıştır; buna karşılık insanın bu sistemlerden hangisinin kesin bilgisine ulaştığını/ulaşabildiğini bilmemesi de ayrı bir düşünsel kaosa neden oluyor...
...ve insan zavallıca olduğunu fark etmeden, bilhassa insanın ruhsal bileşenlerine dair uydurma tespitlerle insanları etkilemeye çalışmaktan vazgeçmiyor...

25 Aralık 2017 Pazartesi

SA5386/KY28-ATA344: Kıbrıs Konusu da BM’de Sonuçlanmalı

"Adadaki huzursuzluğun bittiği ve ada üzerinde yaşayan iki etnik toplumun barış içinde yaşamaya karar verdiği gün, her iki toplumun gözlerinin bu üslere çevrileceği ve boşaltılmaları isteneceği için, adaya çözümün gelmesi ABD’nin ve İngiltere’nin işine hiç gelmiyor."


Kudüs’ün ABD tarafından İsrail’in başkenti olarak tanınması ve Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararının ardından Türkiye ile Yemen tarafından hazırlanan ve Birleşmiş Milletlere üye tüm devletlere "Kudüs'te diplomatik misyon kurmaktan kaçınma" çağrısı yapan karar tasarısının, BM Genel Kurulu'nda ABD’nin tüm tehditlerine rağmen 128 oyla kabul edilmesi, dünya üzerinde 1945 yılından beri süregelmekte olan küresel politik dengeleri bozulduğunun çok açık bir göstergesi. Aynı zamanda ABD’nin patronluğunun da son bulduğuna işaret ediyor bu oylama.

BM tarihi bir süreçten geçiyor. Bunun arkasından bir değişimin geleceği de kesin. BM Genel Kurulunda, ABD’nin Güvenlik Konseyindeki vetosuna rağmen "Kudüs'te diplomatik misyon kurmaktan kaçınma" çağrısının onaylanması ve ABD’nin bu konuda yalnız kalmasının yaratacağı artçı dalgalar, özellikle oylamada “Evet” oyu kullanan ülkelerin canını belki biraz yakacak ama asıl zarar gören ABD Başkanı Trump olacak. 

SA5385/KY51-HA13: Modern Haşhaşiler - Assassins: "Kara Bilgisayar Korsanları"

" ...aslında modern "Assassin's"ler aramızda..."


“Haşhaşi” kelimesinin anlamı 19. yy.‘a kadar tartışma konusu olmuştur. Silvestre de Sacy’in 19 Mayıs 1809 tarihinde yayınladığı Institut de France bildirisinde, ilk kez Haçlı Seferleri’nde kullanılan “suikastçı, kiralık katil” anlamına gelen “assasini, assissini, heyssisini” kelimelerinin Arapça kökeninin “haşhaş” olduğunu dile getirmiştir.


Stacy, tarikatın, Arapça’da “kuru ot” ve “hayvan yemi” anlamına gelen, fakat zamanla uyuşturucu etkisi olan hint keneviriyle özdeşleşmiş olan “haşhaş” alışkanlığı olduğundan değil; haşhaşın farklı amaçlarla (cennet vaadi gibi) kullanıldığı için tarikatın bu ismi aldığını düşündüğünü söylemiştir. Bazı kaynaklar, aslında Haşhaşi tarikatı olarak bilinen tarikatın müritlerine “bekçiler, sır bekçileri” anlamına gelen “Fedayin” de denildiğini söylüyor(*).

SA5384/KY1-CÇ450: İstilâ-i Cihan-Kara Öfke/Roman II-8

Zenci halkının istilası, Avrupa'yı alkana boyayacak; bir eşi daha görülmemiş kıyımın öncüsü olan bu ilk darbe böyle gerçekleşmişti.

İkinci Bölüm
TOPLANMA VE HAC GÖREVİNİ YERİNE GETİRME
-8-

Mekke’ye Hareket- Arabistan Devesi Ve Nefved Atı- Mekke’yi ziyaret eden 7 Avrupalı- Çahner’in Terfisi- Ramazan- Sabah Namazı- Mısır’da Senusiler

Bütün Afrika Müslümanları Asya sahiline ayak bastıkları zaman o kadar sevinmişlerdi ki, çokları secdeye kapanarak toprağı öpmüşlerdi.

Fakat, Sultan Ebu Muhammed herkesten fazla mutlu olmuştu; çünkü; üç yüz yirmi milyonluk bir İslam âleminin yani yeryüzünün beşte birinin kurtuluş ve mutluluğu için yapılan ayaklanmanın gerçekleşeceğine olan umudu oldukça artmıştı. Yüce Osmanlı’nın gözdesi bu kent, İslam’ın doğup büyüdüğü bu temiz bölgenin, Yemen, Asir, Hicaz, Suriye, El Hassa gibi İslam ülkelerinin saygın tacı olduğundan dolay gerçekten şanslıdır.

SA5383/KY57-AHCZD68: Sûre Sûre Kur'an'da Mü'minlerin Vasıfları 31: Maide(11-26)

"Müminler,  Allah’ın kurtuluş reçetemiz olarak gönderdiği Kur’an’a sımsıkı sarılırlar ve içindekileri düşünürler, anlamaya ve hayatlarına taşımaya çalışırlar. Allah’ın kitabından uzak ve gaflet içinde bulunamazlar. 


بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Bizi yaratan ve bize doğru yolu gösteren, kendine imân etme şerefini nasip eden, yediren ve içiren, hastalandığımızda da bize şifa veren, bizim canımızı alacak ve sonra diriltecek olan, hesap gününde, hatalarımızı bağışlayacağını umduğumuz (Şuara, 26/78-82) Âlemlerin Rabbi olan Allah’a sonsuz hamd’ü senâlar olsun. “Üsve-i hasene” olan Resûlü Muhammed Mustafa (sav)’e  salât u selâm olsun.


MAİDE SURESİNDE MÜ’MİNLERİN VASIFLARI (11-26. Ayetler)[1]
  
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ اِذْ هَمَّ قَوْمٌ اَنْ يَبْسُطُٓوا اِلَيْكُمْ اَيْدِيَهُمْ فَكَفَّ اَيْدِيَهُمْ عَنْكُمْۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ وَعَلَى اللّٰهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ۟

“Ey iman edenler! Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani bir kavim size el uzatmaya yeltenmişti de Allah onların ellerini sizden çekmişti. Allah’tan korkun! Müminler yalnız Allah’a dayansınlar.” (Mâide Suresi,5/11.)

SA5382/KY58-GÖKA60: Umut, Diğer Tüm Arzulardan Farklı

"Eagleton, umudu ahlaken daha rafine ve rasyonel bir arzu türü olarak görenleri tiye alacağım derken ipin ucunu iyice kaçırır."


Umut da arzu da hâlihazırda mevcut olmayan ama ileride gerçekleşme ihtimali bulunan bir kazanıma yani geleceğe yönelik. Gelecekte bir şeyin olmasını ummak ile dilemek aynı manaya gelebilir. Umut, bir arzu türü ama diğer tüm arzulardan da farklı… Umudu anlayabilmek için bu fark üzerinde biraz düşünmeliyiz. Umudu, diğer arzulardan ayırt ettiren, onun daha şiddetle arzulanması, yani tutku olması değil.

Umutla arzu arasındaki ince farklardan birisi, Arapça ifadede çok bariz… Temennî (arzu), meydana gelmesi mümkün olan ve olmayan şeyler için kullanılırken tereccî (recâ, umut) çoğunlukla meydana gelmesi mümkün olan durumlarda tercih edilir. 

SA5381/KY25-NO100: Erdoğan, Kudüs ve İçimizdeki Sivilceliler...

 "Ortada Amerika ve İsrail'i zibek gibi ortada bırakan uluslararası bir diplomasi atağı ve başarısı var. Amerika'nın "taşınma iki sene falan bulur" gibi lafı eveleyip gevelemeye başladığı yetmezmiş gibi arkasından AB ülkeleri de Kudüs konusunda hiçbir değişikliğe gerek görmediklerini deklare ettiler."



Duymayan kalmamıştır diye direk dalalım mevzuya. Malûm Amerika'nın içimizdeki taşeronlarının marifetiyle New York'ta açmış olduğu adı önce Rıza Sarraf daha sonra Hakan Atilla ve baştan beri söylediğimiz gibi Erdoğan'a dönüşecek olan dava üzerinden "siz ordan biz burdan ne güzel sallıyoruz" orkestrasına gönüllü yazılanlar; Trump'ın gündeme bomba gibi düşen Kudüs'ün İsrail başkenti sayılacağı ve ABD'nin büyükelçiliğini de peyderpey Kudüs'e taşıyacağını kararını canlı yayında imzalayarak ilan etmesi üzerine acaip bir beyin mıncıklaması yaşadılar! 

Beyin burda var(!) farzediliyor! Trump bu konuyu gündeme getirince kronik muhalefet bağımlılıları, ve bu aralar cool göründüğü için bazı ex islamcı neo-oppositioncu bir arkadaşlar "Gene yırttı la bu herif" diye hayıflanmaya başladılar ! Herif dedikleri CB Erdoğan! Adamda şeytan tüyü varmış. Gene tek ayak üstü düşmüş vesaire. 

Seçkin Deniz Twitter Akışı