31 Ekim 2016 Pazartesi

SA3597/KY1-CÇ320: Kumpas/ Roman - Bölüm V-4

"Bu hekat ölümü, ölümleri kutlayan değil yaşamayı ve yaşatmayı seçenlerin hekatıdır. Bu hekat bir dirilişin sessiz çağıltısıdır."


Bölüm Beş
-4-

Alpaslan,“La devrem kubura düştün, sandım, seni beklerken uyuya kaldım, bak inan rüya bile görüyordum. Gerçi içine ettin rüyamın ama olsun.. Anamdan fırça yemektense rüyalarımı gözden çıkarırım daha iyi.” dedi gülerek. 

Cevdet sancısı varmış gibi yaptı:

“Say ki de kubura düştüm arkadaş.. içimi oyuyorlar sanki.”

“İyi değilsen doğruca eve git.. ben buradan bir taksi tutar eve giderim, tabi taksi parasını yarın senden alırım!” gülerek karşılığını verdi Alpaslan. 

SA3596/KY28-ATA222: Almanya’nın Garantörü AB Dışında Bir Ülke

"Bizden dört misli fazla nüfusa sahip oldukları için kendilerinin yenilmez ve karşı konulamaz bir ordu olduklarını zannederek BM Barış Gücü’nün ada bulunmasına rağmen, her istedikleri vakit Kıbrıslı Türklerin gözünü korkutmak, sindirmek ve öldürmek amaçlı zayıf ve korumasız Kıbrıslı Türklere saldırmayı bir marifet sayan ve ele geçirdikleri köylerde ellerinde Türk Bayrakları ile gösteriler yapan Rum Milli Muhafız Ordusunun, Türk Ordusu karşısında nasıl ayakları kıçlarına vura vura kaçtıklarının gözleri ile gören canlı bir göz şahidiyim ben."


Kıbrıslı Rumlar 21 Aralık 1963 tarihinde adanın tümünü ele geçirmek ve Kıbrıslı Türkleri aynen Girit’te yaptıkları gibi adadan sürmek ve yok etmek için saldırılara başladıkları vakit kendilerini aslan, Kıbrıslı Türkleri de bir lokmada yutulacak tavuk gibi görüyorlardı dört misli nüfusa ve devlet olanaklarına sahip oldukları için.

Makarios kendini muzaffer bir komutan ve bölgenin en güçlü lideri, Türkiye’yi ve Batı dünyasını da dikkate alınmayacak kuruluşlar olarak addediyordu. Türkiye’nin adada soykırım altında kırılan Kıbrıslı Türkleri bu mezalimden kurtarmak için harekete geçemeyeceğinden, BM’de politik üç beş protesto yaptıktan sonra yerine oturacağından adı gibi emindi. Bu nedenle de 1960 Anayasasında var olan EK 1, Garantiler ve İttifak Anlaşması onun için çok önemli değildi. Nasıl olsa güçlü olan kendisi, zayıf olan da Kıbrıslı Türkler ve Türkiye’ydi. Her zaman güçlü olanın kuralları geçerliydi ve güçlü olan neyi isterse onu yapmakta serbestti.

SA3595/KY33-YO142: Bu Nasıl Bir Cumhuriyet?

"Küçük çaplı bir aldatılma, kandırılma hikayesi bu. Gurur yapmayıp sahiden kandırıldığını kabul edebilenlere daha büyük çaptaki versiyonların nasıl olduğu hakkında da bir empati yapma imkanı veren cinsten."


“İzmir’de 265 öğrenci Atatürk portresi oluşturarak ‘Atam nokta izinde’ yazdılar…”

Muhtemelen bugün tekrarları yaşanacak bu gösteri geçen yıl ulusal gazetelerde böyle yer almıştı. Öğrencilerin bedenleriyle verdikleri mesajdaki Nokta, İzmir’deki kolejin adı. İnternet sitesi “Onun düşünceleri çıkış noktamız’’ yazısı eşliğinde Atatürk resmiyle açılan kolejin bayramlar ve Atatürk konusundaki hassasiyeti her karede görmek mümkün.

2012 yılında Fer Özel Eğitim Şirketi tarafından kurulmuş (Fer Işık, Nur demek)  okul dört yılda Bornova ve Buca’da iki dev kampüse ulaşmış. Kolejin ulusal basında yer alan bir başka etkinliğini ise daha yakın zamanlardan. 6 Haziran 2016 günkü Sözcü gazetesinden okuyalım:

30 Ekim 2016 Pazar

SA3594/SD552: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 124 (16-20 Nisan 2013)

“Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”

  (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz)

(16-20 Nisan 2013)  (643 Tweet)

20 Nisan
61.447. @CemalToptanc Onu ancak kesin delillerle yargılayabilir Yargı... davalar açılırsa kesin delil epeyce bol...

20 Nisan
@CemalToptanc Hep konuşan, ama hiçbir şey söylemeyen adam konuştuğunda da hiçbir şey söylemez...

20 Nisan
Eskinin solcu, ülkücü, sabetayist laik tüm karakterleri artık Genç Türk...

SA3593/KY35-YTK130: Sorular Çağı

"Türkiye kendisine rağmen bir iş çevrilmesin diye arazide ve hatta masada bile artık. Demek ki hesaplar kapanıyor."


Rakka'ya kim girecek?

DEAŞ'tan nasıl temizlenecek oralar?

ABD Türkiye'ye teklif etti.

Olmadı YPG ile girerim diyormuş yoksa.

Ama şimdi Rusya, Suriye ve hatta İran beraber düzenleyebilirmiş bu operasyonu. Rusya limandan cephanelik yüklüyormuş hatta.

SA3592/KY37-AZ127: ‘Bilge Güç’ Müttefik Aramıyor

“Bilge güç”, torunlarımızı köle yapacak daha büyük hesaplaşmaları önlemek için bugünün savaşını vermemiz gerektiğini kavradı, bu ülkeyi -bilge Kızılderili’nin dediği gibi-babamızdan miras değil, torunumuzdan ödünç aldık...


Türkiye’nin 15 Temmuz sonrasında girdiği süreç, dış güçlerin üzerindeki tüm algı operasyonlarını ve devamındaki kanlı darbe teşebbüsünü püskürtmüş “sokaktaki insan"ın, ana politikalarda ağırlığının artacağını göstermektedir.

Hiçbir siyasi kadro, 15 Temmuz’da 18 saat süreyle “fiilen yok olan” devleti “sokaktan alıp meşru makamlara teslim eden” insanların ortak düşüncesini görmezlikten gelerek hareket edemez.

29 Ekim 2016 Cumartesi

SA3591/KY26-CA91: Dylan’a Mahsuni Bakışı

"Nobel’in siyasi konjonktüre el koyma, bu yönde olguları görünmez kılma veya çarpıtmaya dönük seçimler yaptığına dair yaygın bir kanı var. Edebiyat alanında özellikle, hakça bir karara varmak son derece güç. Bazen yetenekli yazarları Nobel perspektifine özgü uzama kapanmaya sevk ediyor ödül. Sinemada da öyle değil mi?" 


Bob Dylan’a Nobel Edebiyat ödülü verilmesi bir yadırgamayla konuşuldu geçen hafta. İzlediğim kadarıyla genellikle eleştirmenler tepkiliydi. Dylan’a verilen ödül bir dikkat çekme atağı mıydı? 

Nobel ödülleri, göze görünmeyen alanlarda gerçekleşen kirli para aklama misali operasyonlara da zemin oluyor ne de olsa. Sanki bütün dünyada farklı bir şekilde gerçekleşmekte olan edebiyatı ancak Nobel tarif edebilir, tanımlayabilir, ödülüyle. Kuşkusuz böyle bir telkin söz konusu ödülün edebiyat üzerinde açma değil kapatma gibi bir etkisi olması sonucunu doğuruyor.

SA3590/KY29-YA74: Çocukların EOKA Mezarlarına Götürülmesine Ne Diyeceksiniz?

"Ha, aklıma gelmişken sorayım; Biz müfredatımıza Muratağa, Atlılar, Sandallar gezilerini, Barbarlık Müzesi ziyaretini, şehit anıtları gezilerini koysaydık ne olurdu, nasıl yorumlar yapılırdı acaba? En mühimi, milli eğitim bakanımız “Milli kimliğimizin korunması eğitim sistemimizin ana hedefleri arasındadır” diyeydi?"


Bundan 4 yıl önce yazdığım, “Biz de çocuklarımız Muratağa’ya, Atlılar’a, Sandallar’a götürelim” başlıklı yazım sözde barışseverler tarafından çok eleştirilmiş, nefret dili olarak tanımlanmıştı. Tam da dün okuduğumuz bir haberin benzeri üzerine yazmıştım oysa. Rumların ders kitaplarında nasıl Türk düşmanlığı aşıladıklarını, milli günlerinde EOKA mezarlarını ziyaret ettiklerini... Kitaptan sayfalarla desteklediğim yazım pek hoşlarına gitmedi Rum sevdalılarının. 

Dünkü haberi hatırlatalım; 

28 Ekim 2016 Cuma

SA3589/KY28-ATA221: Batı’nın Uzun Vadeli Orta Doğu Planları

"İşte okuduğum Arnold Toynbee’nin “Tiran” adlı kitabı, günümüzde Afganistan ve Orta Doğu’da yaşananların kaç yıl önce tasarlandığını, Karanlık Masa’nın (Chatham House) Orta Doğu için neredeyse bir asır önce nasıl bir resim çizdiğini ve bu resmin adım adım nasıl gerçekleştirildiğini gözler önüne seriyor."


Bu hafta peşpeşe ve eşzamanlı olarak iki kitap okuyorum.

Benim ilgi alanıma, okuma zevkime ve kültürüme göre her ikisi de müthiş kitaplar. Adeta birer hazine değerindeler. Herhalde birkaç kez daha okur ve içlerindeki püf noktalarını yakalarım.

Birinci kitabım, Garbiyat Enstitüsü’nün kitabı. Yazarı benim aynı zamanda kıymetli bir dostum olan Dr. Yalçın Koçak. Yalçın kardeşim benim gibi bir İnşaat Mühendisi ve olayları, mühendislerin alışık oldukları şekilde dört bir tarafından bakarak ve iyice inceleyerek değerlendiriyor. Gözünde at gözlüğü yok. Rahmetli Özal döneminde milletvekili seçilerek TBMM’ye girmiş ve Sosyoloji'de üstat olmadan siyaset yapılamayacağını keşfedince sil baştan üniversiteye devam ederek, önce Sosyoloji'de yüksek lisans sonra da Türkoloji de Doktora yaparak bilgi dağarcığını alabildiğine genişletmiş. Tam bir Türkiyat ustası, Balkan Üniversitesinin de kurucusu.  

SA3588/KY33-YO141: Komisyondan Al Haberi...

"15 Temmuz darbe araştırma komisyonunun tutanak sayfasını takibe devam. Komisyonunun ciddiyeti için iyi bir haber; Dugin gelmiyor..."


15 Temmuz darbe girişimi üzerine henüz medyaya sızan sınırlı sayıdaki ifadeler dışında iddianameler hazır olmadığı için olan biten hakkında en dikkat çekici kaynak Meclis’teki araştırma komisyonu. Komisyonun, iddianamelerin çıkmasından sonra çalışmaya başlaması belki daha faydalı olabilirdi ama yine de kamuoyu önünde merak edilen soruların muhataplarına sorulması önemli.

Komisyonun en büyük handikabı bugüne kadarki oturumlarda da görüldüğü gibi çağrılan konuklara iktidar ve muhalefetten milletvekillerinin siyaseten işlerine gelecek şeyler söyletme çabaları. Komisyonda vaktin epey bir kısmının özellikle muhalefet milletvekillerinin bu çabalarıyla geçtiği görülüyor.

SA3587/KY36-CK115: Obama'nın Halep Planı

"ABD, Halep'in Rusya'nın yardımı ile Esad rejiminin ele geçirmesine soğuk bakmıyor. Hatta ve hatta Obama bunu istiyor."


Halep'in önemini anlatmaya gerek yok. Suriye'nin en büyük ikinci şehri. Şu anda tarumar olsa da bir zamanlar Shakespeare'in şiirlerine bile konu olacak kadar ünlü bir ticaret merkezi. Konum olarak ise Suriye'nin olası bölünme senaryolarında en kritik tartışma konusu olacak kadar stratejik...

Ve Halep göz göre göre rejim tarafından ele geçiriliyor. Rusya'nın hava desteği ile Halep düşmek üzere.

SA3586/KY25-NO71: Özrüm Kabahatimden Büyük, Ömrüm Kabahatimden Yüzsüz Olsa da

"İthaf edilesi bütün canlara ithafen…"

 

Bedel ödemek için bir beden ve ruha ihtiyaç vardır. Ölüler bedel ödeyemezler zira. Nice yasayan ölüler vardır ki;  uğrunda bedel ödeyecek değerleri kalmadığı için ödeyecek bedelleri de kalmamıştır.

Hatalarımızın bedelini bedenimiz varken, yaşarken ödemeliyiz ki bu bazen bir geri dönüştür hatadan ve bazen de bir özürdür. Yürekten pişmanlığın olmazsa olmazı yürekten gelen bir özürdür ki ölüye can verir. Can suyu gibi yeniden yepyeni bir hayat verir zedelenmiş dostluklara… Öyleyse haydin özür dilemeye!

27 Ekim 2016 Perşembe

SA3585/KY1-CÇ319: Düşlerin İsyanı/ Roman-Bölüm 9-Son

"Yaşamım düş kurmakla geçti ya!"

"
“Biz hayal yaratıklarının hususi mantığımız vardır. 
Bizi zihnen yaratan şahsın bize gönlünün
 dilediğini yapabileceği iddiası boşunadır”
M. de Unamuno/SİS

Bölüm Dokuz
-SON-

E.A. Poe'nun çok sevdiğim dizelerini dudaklarımın arasında mırıldanarak arabaya doğru ilerlerken, son kez dönüp Düş Marketi'ne baktım.. eski zaman şatolarına benzettiğim yapıyı belki de bu son görüşüm olacaktı. 

SA3584/KY35-YTK129: Dünyanın Son Baharı

"Bu kadar belirsiz ve sorunlu bir dönemde hem bu sonbaharı hastalanmadan atlatmaya çalışıyoruz, hem arkası kışsa ayazda yakalanmamaya çalışıyoruz."


Yapraklar sararmasa, hava aniden soğumasa, birden grip salgını evin içinde sırayla gezmese anlamayacak mısınız yazın bittiğini, güzün geldiğini.

Anlayacaksınız. Çünkü tecrübelerinizle biliyorsunuz zaten. Takvimleriniz var, hikâyeleriniz, masallarınız.

Dünyanın her yerinde aynı anda aynı mevsime girilmiyor gerçi; Kuzey Yarımküre'de sonbaharsa, Güney'de ilkbahar oluveriyor.

SA3583/KY49-İTIĞLI19: Su Hayat Verir

"Belki Mısırlıların ve Etiyopyalıların, Mısırlı usta isim Tevfik el Hakim’in “Deliler Nehri” adlı tiyatro eserini yeniden okumaları gerekiyor. Okuduklarında görecekler ki bazen bir nehir insanları toplu halde çözümsüzlüğe götürmekten kurtarır ve ne yapmaları gerektiğini öğretir. Çünkü su öldürmez hayat verir, hayatın kalıcı olmasını sağlar."


Bugünlerde Etiyopya ile ilgili en güzel haberlerden biri Büyük Rönesans barajının yüzde sekseninin tamamlanmış olması. Bu haber Etiyopyalılar kadar Mısırlıları sevindirmiyor; Mısır öteden beri Etiyopya’nın baraj yapmasına karşı çıkıyor. Çünkü Etiyopya’da Nil üzerinde yapılacak bir baraj bütün Mısırlıların hayatını etkileyecek. Bu yüzden Mısır, öteden beri olduğu gibi, dikta lider Sisi döneminde de barajdan rahatsız. Sisi’nin belki de darbeden sonra, halkının menfaatlerine yönelik tek politikası bu baraja karşı çıkması.

Nil sadece Mısır’a değil Sudan, Güney Sudan ve Etiyopya’ya da hayat veriyor. Belki tarihçi Herodot Mısır’ın aşağılarında (onlara göre yukarılarında) farklı toplulukların da var olduğunu bilseydi “Nil Afrika’ya hayat veriyor” diyecekti.

SA3582/KY26-CA90: Erzurum Sadece Çarşı Pazar Değil

"Dadaşlar diyarından her seferinde yeni ve önemli bilgiler, tecrübelerle dönüyorum. Puşkin’in konuşkan ihtiyar kahramanı, birlikte konuşmanın yollarını arayan her yaşta irfan gönüllüsü orada, “eksik olan şimdi ne?” sorusuna cevap arıyor, birlikte. İçine kapanmaya mecbur edilen bir taşra şehri olmayı kendine yediremiyor, bu yüzden sürekli genişletiyor kültürel çeperini Erzurum."


İki yılı aşan bir aradan sonra Erzurum’daydım, geçtiğimiz hafta sonunda. Nihayet geldim, diyordum; kendi uzak kaldığım evim gibi, Erzurum. Görmeyeli ilginç gelişmelere sahne olmuş şehir. Daha temiz, güzel, bakımlı. Yakından tanıdığım kültür sanat aktörleri Şehirder ismiyle bir dernek kurmuşlar. 

Dernek çeşitli yazar ve sanatçıları davet ederek konferanslar düzenliyor. Şehirle ilgili her meseleye uzanıyor ilgileri. Mesela kalenin etrafında gerçekleşecek kentsel dönüşüm projesiyle o civarın turistik bir alana dönüşüp de ıssızlaşması konusundaki endişeleri için bir kamuoyu oluşturmayı başarmışlar. Belediye de eleştirilerini dikkate almış ve kalenin etrafında sıhhileştirme uygulamaları yapılırken yaşayan mekanların korunmasına özen göstermiş.

SA3581/KY29-YA73: Güneş Yakar, Kıbrıs Türkü Bakar

"Sözün özü güneş enerjisi KKTC açısından bulunmaz nimet. Türkiye sayesinde suya kavuşan Kıbrıs Türkü'nün bir diğer şansı da Allah’ın ziyadesiyle bahşettiği güneş. Yanı başımızda enerji savaşları yapılırken, hazır elimizde bulunan nimeti kullanmadığımız gibi kullanılmamasına da müsaade etmediğimizi söylemeliyim zira KKTC’de güneş paneli kurmak isteyen birçok Avrupalı yatırımcı kapıda bekletiliyor."


Güneş, yaşam kaynağımız olmakla birlikte dünyadaki nükleer enerji haricindeki tüm yakıtların kaynağı. Temiz ve masrafsız bir enerji kaynağı olan güneşin en önemli özelliği bol ve sınırsız olması. Tüm dünyada kullanımı giderek artan güneş enerjisinden önceleri ısı enerjisi olarak son yıllarda ise gelişen teknoloji ile beraber elektrik enerjisi olarak yararlanılmakta.

Dünya, güneş panelleri ve fotovoltaik pillerle giderek azalan maliyetlerle elektrik enerjisi elde ediyor. Örneğin Fransa ile İspanya arasındaki Pirene dağları üzerinde kurulu olan güneş kollektörlerinden 320 derece sıcaklık sağlanmakta. Avustralya, Japonya, İsrail ve ABD güneş enerjisinden yararlanan ülkelerin başında gelirken,  İsrail’de güneş enerjisiyle her yıl 300 bin ton petrole eşdeğer enerji sağlanıyor. 

26 Ekim 2016 Çarşamba

SA3580/KY38-SevDur31: Milli Eğitim FETÖ Vesayetinden Kurtuldu


Takdim

15 Temmuz darbe girişiminden sonra bütün kamu kurumlarında olduğu gibi Milli Eğitim kadrolarında da FETÖ’den temizlenme operasyonu yapıldı. Yıllarca eğitimde çok başarılı oldukları propagandası yapan, gerçekte ise sınav sorularını çaldıkları ortaya çıkan FETÖ’nün kurumları da kapatılarak kamulaştırıldı. 

Bu sürecin önemli isimlerinden MEB Müsteşarı Yusuf Tekin’e, Milli Eğitim kurumlarının ve kadrolarının son durumunu sorduk. Tekin, OHAL sürecinin sonunda temizliğin tam anlamıyla biteceğini söyleyerek, bu şekilde kamu veya özel kuruluşların özgürleştiğini, bu sürecin herkes için hayırlı olduğunu vurguladı. Önümüzdeki sene müfredat değişikliği müjdesini de veren Tekin’le, proje okullardaki protestoların çıkış noktasını ve proje okulların hangi amaçla kanunlaştığını da konuştuk.

SA3579/KY37-AZ126: MUSUL-KERKÜK: Bu kez Türkiye de Var...

"Ama gerçek, Türkiye’nin 20’nci yüzyılın aksine bu bölgedeki güçlü varlığıdır."


Takvimlerin 1860’ları gösterdiği günlerde dünya petrol üretiminin yüzde 90’ı Bakü’de gerçekleşiyordu, aynı günlerde, Romanya’da ilk petrol kuyusu devreye sokulmak üzereydi, ilerleyen yıllarda Bükreş, dünyada ilk sokak lambaları ile aydınlatılan kent olacaktı!.. 20’nci yüzyıla ilerleyen süreçte, dünyanın petrol dengeleri Bükreş-Bakü hattında şekillenirken, Amerika kıtasında yaşanılan gelişmeler ABD’yi de dünyanın en büyük petrol ihracatçısı ülke konumuna taşıyacaktı...

Bu nedenle, hep, jeolog George Bernard Reynolds’un,patronu William Knox D’Arcy’nin Londra’dan gelen telgrafını bir kenara koyup, çalışmalarını sürdürmesinin Ortadoğu’nun kanlı tarihine katkısını düşünmüşümdür.

SA3578/KY36-CK114: Türklerin Vizeyle, Batılı Makamların ise Terbiye ile İmtihanı...

"Türkiye'de muhalif olarak bilinen gazeteciler konusunda ifade özgürlüğü konsepti altında verilen destek, ne yazık ki diğer görüşlerde olan kişilere sunulmuyor."


Alev Alatlı, Ayşe Böhürler, Latife Tekin ve Orhan Miroğlu'nun Frankfurt Kitap Fuarında konuşmacı olacağı "Kısık Sesler" isimli panelin moderatörü olmam için davet aldığımda büyük bir gurur yaşadığımı itiraf etmem lazım. Hayranlıkla okuduğum, Türkiye'nin farklı renklerini yansıtan bu değerli yazarların Frankfurt'ta uluslararası bir dinleyici kitlesine seslenecekleri bir etkinliğin parçası olmak beni ziyadesiyle mutlu etmişti.

Ancak bu mutluluk ve onur kısa sürdü. Zira Almanya Konsolosluğundan vize alamadım!..

25 Ekim 2016 Salı

SA3577/SD551: Sonsuz Ark’ta Bir Karadeniz Sağanağı; Naim Okur

"Yaşadığı Almanya, ya da Alamanya, onu Alamancı yapamamış ki hâlâ güzel yurdunda yaşıyormuş gibi bu toprakların her türlü duygusuna, olayına ve heyecanına an be an katılıyor ve yorumluyor. Kendi özgeçmişinden getirdiği her şeyi bizlere anlatıyor, bu ülkenin kanayan tüm yaralarına dikkat çeke çeke ilerliyor."


Cümleler, harflerden ve o harflerin bir araya gelerek oluşturduğu kelimelerden uzanırlar yazandan okuyana. Bu o kadar samimi bir uzanmadır ki içindeki ihaneti bile görebilen gözlere tek tek anlatır, kaldı ki içindeki iyiliği anlatmaması imkansızdır. Sesini bile duymadığınız insanlarla 'yazışarak' tanıştığınız o benzersiz dünyada, internette, kitaptan daha interaktif ve büyülü olan bir etkileşim atmosferinde ancak cümlelerle, o cümleleri okuyarak karşınızdakinin iç dünyasına ve kişiliğine doğru bir okuma yaparsınız. Nasıl yazan yazdığı ve anlattığı kadar usta ise okuyan da okuduğu ve anladığı kadar ustadır. Sonsuz Ark'ı biz bu temel üzere imar ve inşâ ettik.

SA3576/SD550: "insan içe büküldüğünde..." /02.01.2006/ 432. patika


...kusurlarınızdan rahatsız olmalısınız...
...onların iğneleri çuvaldız şiddetinde olmalı...
...biliniz ki; şimdiki, sonraki ve daha sonraki anlarınızın tümünde geçmiş ardıl kusurlarınızın azlığı veya çokluğu, sizdeki duygusal ve zihinsel değişimleri etkiler ve oluşturur...
...huzursuzluklarınız ve dinginlikleriniz de bundan beslenir sürekli...
...birileri "özeleştiri" diyerek, sandıktaki babaanne çeyizlerine davranıldığı kadar 'hafifçe ve merhametle' dokunurlar kendi kusurlarına...
...hedefleri gereğince, kusurlarına maruz kalanların hoşgörü kıyısına sığınarak anlayış beklerler...
...ve kendilerini aldatırlar...
...oysa bilmezler ki; hoşgörüsüne sığındıkları kişiler, anlayış dolu yaklaşımlarını gelecekte kusurlarının aleyhlerinde birer delil olarak kullanacaklardır...

SA3575/SD549: Telveler 19

"düşlerinde
gününde azgın bir çile..."


...akşam
suskunluğun yegane pembesinde...

gri
yetkin karanlık olmaya azimli 
hey...

suskun mavi
kayıtsız hengamelerin içinde...

SA3574/SD548: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 123 (11-15 Nisan 2013)


“Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”

  (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz)

(11-15 Nisan 2013)  ( 475 Tweet)

15 Nisan
60.804. @OmerLekesiz demek Angleterre'deydin:))) @hhumeyrasahin

15 Nisan
Erdoğan Bayraktar: " Mühim olan genç yavrumuzun tedavi olmasıdır."

15 Nisan
Erdoğan Bayraktar: " Vali'ye talimat verdim. Dün sabaha kadar kendisiyle ilgilendim. Bugün de ilgileniyor, bundan sonra da ilgilenilecek."

24 Ekim 2016 Pazartesi

SA3573/KY28-ATA220: Belediyeler Su Konusundaki Yanlışlığa Son Vermeli

"Bu ülkede ayakta durmak ve var olmak savaşını veriyorsak, bunu hep birlikte birbirimize dayanışarak vermeliyiz, kendimizden başkalarına hayat hakkı tanımayarak değil."     


Nedense bizim ülkemize özgüdür Sendikaların, Belediyelerin ve Kamu Görevlilerinin vatandaşı yolunacak kaz gibi görmeleri.

Bir zamanlar bir sendika başkanının söylediği bir cümle vardı, birçok insanımızı uyudukları uykudan uyandırmış, neler oluyor dedirtmişti. O ünlü söz “Biz maaşımıza artış isteriz, hükümet nereden bulursa bulsun, bizi ödesin”di. 

SA3572/KY1-CÇ318: Kumpas/ Roman - Bölüm V-3

"Bu hekat ölümü, ölümleri kutlayan değil yaşamayı ve yaşatmayı seçenlerin hekatıdır. Bu hekat bir dirilişin sessiz çağıltısıdır."


Bölüm Beş
-3-

Yunus Alkış Cevdet’le görüşmeyi bitirir bitirmez yeni bir telefon numarası tuşladı. Telefonu açan bir kadın oldu.

Yunus "elfün elfi elfün" sözcüklerini söyleyip sustu. Karşı telefondan tuşlara dokunma sesleri çalındı kulağına. Sonra bayan mekanik bir sesle:

"Nasıl yardımcı olabilirim?" diye sordu.

"Acil temizlik elemanı ihtiyacım var. Nihai temizlik. Mafya tipi hesaplaşma. Samatya Bulvarı 54. Sokak. Eşkâli veriyorum; erkek, 30 yaşlarında, 1,90 boy, 80 kilo ağırlık, deri ceket, kot pantolon, spor ayakkabı, uzun saçlı. Temizlikçi 15 dakikadan önce orada olmalı, bu temizlikte süre çok çok önemli. On beş dakikayı geçmemeli!" 

SA3571/KY33-YO140: Leyli Meccani ve Maalesef Acıklı...

"Sadece öğretici değil çok da hüzünlü. İnançlı olduğu için bir Genelkurmay Başkanı’nın başına sıkıntılar gelmesi mi, yoksa düzenli namazını kılan bir Genelkurmay Başkanı’nın bunu gizlemek zorunda kalması mı yoksa bununla iftihar etmesi mi daha trajik, karar vermek güç."


“Leyli meccani (yatılı ve parasız) bir okul var, buna gider misin?” diye soran bir arkadaşının tavsiyesiyle 1954 yılında askerî okula girmiş Turgutlulu hafız bir imamın torunu Hilmi Özkök.

Bursa Işıklar Askerî Lisesi’nden sonra Ankara’ya Harp Okulu okumaya gitmiş. Gerisini tam adıyla “Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ/PDY) 15 Temmuz 2016 Tarihli Darbe Girişimi İle Bu Terör Örgütünün Faaliyetlerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu”nda önceki gün şöyle anlattı:

SA3570/KY36-CK113: Niye Türkiye Musul Meselesine Müdahil Oluyormuş?

"Türkiye'nin bölgede çıkarı yapısal olarak istikrardan, demokratikleşmeden, kalıcı çözümlerden ve farklı etnik ve mezhep grupları arasında barıştan geçiyor."


Yanı başımızda ikinci dünya savaşından beri dünya tarihinin gördüğü en acı, en trajik hadiseler yaşanıyor.

Suriye diye bir ülke kalmadı ortada. Shakespeare'e bile ilham veren, yüzyılların ticaret ve medeniyet şehri Halep'ten geriye kalan harabeden başka bir şey değil.

Zalim bir rejimin şerri, bölgesel güçlerin parsa savaşından faydalanan iki terör örgütü Türkiye sınırını ele geçirmiş. Bir yandan Türkiye'nin sınır güvenliğini tehdit eden PKK ve DAEŞ, diğer yandan Türkiye'ye tarihi boyunca en kanlı yıllarından birini yaşatan saldırılarla Türkiye'nin şehirlerini kan gölüne çevirmiş.

SA3569/KY25-NO70: Yol Ayrımı'nda 'Bir Adım Miktarı' Beklemek

”Şeytan boş kalınca kendi evladını yermiş”


Toplumu derinden sarsan her büyük olaydan sonra yeni bir yol ayrımının eşiğine geliyoruz. Bu olaylar belirliyor bir kesimi hedef alan büyük bombalamalar olabildiği gibi, ülkemizin belirli bölgelerinden gelen yüksek şehit sayıları da olabiliyor. Bazen de kurbanların kimliği üzerinden değil, katillerin dini, mezhebi, siyasi ve etnik kimlikleri etkili olabiliyor nefret dalgalarının yayılması için. Dediğim gibi sonuçları toplumdaki sosyal bölünmeyi çok daha tehlikeli bir noktaya taşımaya namzet toplumsal olaylar bunlar.

Sosyal barışı tehdit edecek iç dinamiklere sahip olan Kürt kökenli, Alevi inancına sahip, sol tandanslı veya laik Kemalist kesim mensuplarının ağırlıklı olduğu bir mitinge bomba koymak sadece kriminal boyutu ile değil hedef aldığı kitle itibariyle çok ince bir planlama ürünüdür. Aynı durum bunun tersi için de geçerlidir.

23 Ekim 2016 Pazar

SA3568/KY35-YTK128: Balık Çocuk Savaş Gemisi

"Fazla Batı ve uzak Doğu'da başka bir dünya hızla yoluna devam ediyor özetle."


Kuzey Denizi Filosu'ndan uçak gemisi Kuznetsov'u beraberinde 7 savaş gemisiyle beraber Suriye açıklarına gönderiyormuş Rusya.

İnsan bu haberi görünce “az olmuş” diyesi geliyor, “bi elli altmış bin de paraşütle indirseydi bari!..”

Çin'in de yine bir uçak gemisini Akdeniz'in doğusuna gönderdiği haberleri çıkmıştı hatırlarsınız.

Arada sırada hemen altımızdaki bu tuzlu sularda “ne ararsan var” diyen haritalar grafikler yayınlanıyor, onları da görmüşsünüzdür.

SA3567/KY37-AZ125: Amerika Musul’a, Rusya Halep’e Saplanıp Kalır

"Çok masum öldürürsünüz, çok kayıplar verir/verdirirsiniz, sonunda geleceğiniz nokta, Milattan Önce 3’üncü yüzyılda Roma’ya karşı zafer kazanırken her şeyini kaybeden Yunan Kral Pirus’un “sözde zaferinden” başka bi’şey değildir..."


Şu anda çareleri yok, gelecekler, dertlerini dinleyeceğiz, ne yapabiliriz, nerede nasıl ortak işler çıkarabiliriz, elimizi kirletmeden nasıl yardımcı oluruz, bakacağız. Bu işler biraz zaman alır, o arada, Amerika Musul, Rusya da Halep’te ne hallere düşer, bilemeyiz.

Bu kanlı serüvenlere kalkışırken bize sordular mı, hayır, sonunda gelip bi’şey istediklerinde de memleket çıkarları doğrultusunda bir durup düşünmek gerekir...

SA3566/KY51-HA2: Dev Server'ları Kim Kapattı?

"Bu kadar büyük kapasiteli serverları hatta dünyanın farklı ülkelerinde bile yedekleri bulunan sunucuları kapatmak 3-5 Hacker'in veya grubun maksimum kapasitesi ile bile mümkün görünmüyor."


21.10.2016 tarihinde bir haber çıktı ortaya: "DDos saldırıları ile ABD'nin dev şirketlerinin serverları birer ikişer çöktü." 

Malum tarihte "Twitter" gibi bir çok sosyal haberleşme siteleri başta olmak üzere bütün büyük siteler, orta çaplı siteler ve ufak çaplı sitelere girenler "SERVER'A ULAŞILAMIYOR" hatası aldılar.

Peki bu kadar dev Server'ların "Ddos" saldırıları ile çökertilmesi mümkün müydü?

22 Ekim 2016 Cumartesi

SA3565/SD547: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 122 (06-10 Nisan 2013)


“Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”

  (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz)

(06-10 Nisan 2013)  ( 600 Tweet)


Bilgi @KaliteliBilgi
10 Nisan
60.329. 5 kişilik bir aile her öğün sadece 1 bardak çay ve 1 simit ile beslense 675 TL eder. Son zamla birlikte asgari ücret ise 774 TL'dir.

Derya Yanık @DeryaYanik01
10 Nisan
Dumanı üstünde provokasyona gel! " @Seckin_Deniz: Eyüp'te 11 eve alevi evi diye boyayarak işaret koyan kişilerden biri DHKP-C üyesi "

SA3564/KY26-CA89: Müslüman Dünya: Yaralar, Çözüm Yolları…

"İçeriği itibarıyla sempozyum, Müslüman Dünya’nın problemlerinin ortak platformlarda daha kapsamlı içeriklerle konuşulmasına ihtiyacımız olduğunu düşündürüyor. Kültür ve sanat, dolayısıyla ifade alanında yoksullaşma, en büyük problem. Çünkü dil ve söylem yetmezliği nedeniyle birbirimize ulaşamadığımız gibi, dışarı tanım ve söylemler tarafından da istilaya açık oluyoruz."


Modern dünyada Müslümanların karşı karşıya bulunduğu farklı sorun ve açmazlar, geçen hafta başında, üç gün boyunca “Günümüz İslâm Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları” başlığı altında düzenlenen bir sempozyumda konuşuldu.  Mekân, Kartal’da bulunan Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’ydi. 

Yeni çıkan romanımın yayınına dönük uğraşılarım nedeniyle ancak kendi sunumumu yaptığım üçüncü gün katılabildim sempozyuma.  Tebliğler kitap olarak yayımlanacak, ancak tartışma bölümleri de gayet verimli konuşmalar gerçekleşiyor.  

SA3563/KY27-ŞT66: Bir İrfan Adamı; Cemil Meriç

"Bir kültür adamı olmaktan öte, bir irfan adamı olarak Cemil Meriç'in indindeki kültür, irfan'la karşılaştırıldığında oldukça katı, içerik yoksunu ve fakir bir kelime olarak çıkıyor karşımıza. Bütün tek boyutluluğu içinde ancak ve sadece tüketilebilir bir kavram olarak şekilleniyor."



İster bir kavram isterse bir kelime anlamında olsun kültür'ü, en önce kendi zihin dünyasından kovalayan Cemil Meriç'e göre kültür; 'Batı'nın düşünce sefaletini belgeleyen, kaypak, karanlık, samimiyetsiz bir kelime'dir. O kadar ki; tarımdan spor'a, eğlence dünyasından, avcılık, balıkçılık v.s. gibi güncel meşgalelere kadar hemen her şeye uyarlanıp her şeyin içinden geçen ve her şeyle haşır neşir hale gelmiş hünsa bir kelime bile diyebiliriz kültüre.

21 Ekim 2016 Cuma

SA3562/KY28-ATA219: DAEŞ Yolun Sonuna Geliyor

"Son elde edilen rakamlar, DAEŞ’in askeri gücünün neredeyse yarısının yok edildiğini göstermekte." 

  
DAEŞ, bir terör örgütünün ismi içinde “İslam” kelimesinin olamayacağına inanan kişilerin IŞİD terör örgütüne verdiği isimdir ve Arapça “Devletül Irak ve Şam” okunuşu ile “Irak ve Şam Devleti” manasındadır.  

IŞİD’in açılımı “Irak Şam İslam Devleti” veya da Arapça okunuşu ile DAİŞ (ad-Dawlah al-Islamiyah fil-‘Iraq wa ash-Sham”, İngilizce kısaltılmış adı ISIS olup açılımı da “Islamic State of Iraq and al-Sham”dır. 

Bu kısaltılmış isimlerin tümü de terör örgütü DAEŞ’i tanımlar.  

SA3561/TG210: ABD'nin Tetikçileri; Tacik Omon, Blackwater ve IŞİD

Sonsuz Ark'ın Notu:
IŞİD'in bir Amerikan projesi olduğuna dair, neredeyse tamamı batılı kaynaklardan yaptığımız çevirilerden oluşan birçok analiz yayınladık. Aşağıdaki The Guardian haberi, OMON olarak bilinen Tacikistan özel kuvvetler biriminin komutanı Albay Gulmurod Khalimov'un kendisini yetiştiren ABD'ye ve ekinde Rusya'ya karşı birdenbire IŞİD saflarına geçtiğini ilan ettiğini anlatıyor; haberin başlığı da ABD'nin baskıcı Tacikistan Rejimi'ne odaklanmış bir perspektifini yansıtıyor. Oysa olay açık; ABD, özel kuvvetler mensubu olarak yetiştirdiği her ırktan ve dinden askeri dilediği yerde istihdam ediyor, kimi zaman herhangi bir ülkenin Özel Kuvvet mensubu olarak istediği zaman Blackwater'da, istediği zaman kurduğu ve yönettiği El Kaide, IŞİD, Boko Haram, Eşşebab, FETÖ gibi veya yeni Şii Irak tandanslı vahşi örgüt Haşdi Şabi gibi herhangi bir terör örgütünde... Aksi halde ABD'de 11 yıl özel eğitim alan Tacik OMON Albayı Gulmurod Khalimov'un İslam'dan ve Müslümanlardan yana tavır alması için girmesi gereken en son yer bile değildir IŞİD... IŞİD'de yer alan eski Fransız generalleri, İngiliz SAS askerleri, eski Alman askerleri, Tacik Albay'ın da özel olarak görevlendirilmiş olduğu şüphesini güçlendiren delillerdir. ABD baskıcı rejimleri destekler ve onlara karşı çıkan sivil toplum kuruluşlarını örgütleyerek karşı savaşçı grubunu dizayn eder; böylece hem ülkeleri hem de dünyayı yönetmeye devam eder; bugün ABD imparatorluğunun çöküşünün yaklaştığını artık bu tür organizasyonların gizli kalamayışından anlayabiliyoruz.
Seçkin Deniz, 21.10.2016


Tajik officer's defection to Isis highlights US support for repressive regime
"Tacik Subay’ın IŞİD’e sığınması ABD’nin baskıcı rejime desteğini ortaya koyuyor"

Bir ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin ifadesine göre IŞİD’e sığınan kıdemli Tacik polis şefi, beş ayrı konuda Amerika’da eğitim almış. 

OMON olarak bilinen Tacikistan özel kuvvetler biriminin komutanı Albay Gulmurod Khalimov (Gülmurad Halimov), IŞİD tarafından yayınlanan bir videoda, kontrterör eğitimi için ABD’ye üç defa gittiğini, bu eğitimlere özel Amerikan güvenlik şirketi Blackwater’ın da dâhil olduğunu iddia etti.

SA3560/KY33-YO139: Bastırılmış Darbenin Direnişçisi Çok Olur

"Ama en azından yalanlara inana inana geldiğimiz 15 Temmuz’un hakikatlerini tekrar başka yalanlara kurban etmeye kimsenin hakkı yok. 15 Temmuz direnişinin şanını, bir türlü halka layık görmeyip, bu kadar uydurma haberlerle ve bu kadar kolay algı operasyonlarıyla içerideki ve dışarıdaki fırsatçılara peşkeş çekmeye ise hiç kimsenin hakkı yok..."


Darbe girişiminden 12 gün sonraki Sözcü gazetesinin manşetiydi

Gazetenin birinci sayfası dev puntolarla darbe gecesi Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar’la Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen telefon konuşmasına ayrılmıştı.

Dündar: Ankara’ya gitmeyin. Sizi korurum, İstanbul’a gelin!

Erdoğan: Ben size nasıl güveneyim?

Dündar: Beni Bahçeli’ye sorun efendim.

SA3559/KY36-CK112: Musul Nasıl Kurtulur?

"Musul'u kurtarmak ancak, Musulluların desteği ile mümkün olur."


Soru: Bir bataklığı kurutmadan sadece o bataklıktan çıkan sinekleri öldürmeye çalışmanın sonu ne olur?

Bataklık olduğu yerde kalır. Daha dayanıklı, kullanılan zehre bağışıklık geliştiren sinekler çıkmaya devam eder... Bu bölgede ABD'nin Suriye ve Irak politikasının özeti bugüne kadar bu oldu.

Günü kurtarmayı hedefleyen, uzun vadeli, kalıcı çözümler üzerine düşünmeyen müdahalelerin sonucunu Orta Doğu'nun içinde bulunduğu mevcut kanlı durumda görmek mümkün.

20 Ekim 2016 Perşembe

SA3558/KY1-CÇ317: Düşlerin İsyanı/ Roman-Bölüm 8-IX

"Yaşamım düş kurmakla geçti ya!"

"
"Ayıbımı yüzüme karşı söyleyen bana zulüm etmemiş,
 aksine bana bir armağan getirmiş demektir."
Ferideddin-i Attar

Bölüm Sekiz
-IX-

Dosya Adı: Senaryo-Game, Konu: GÜNLÜKLER

1 Ağustos / Perşembe

Büyük Rumulus, canı sıkıldığında sakız çiğnemesini pek severmiş Ruh Doktorum. Karısı bunu öğrenince televizyon keyfine bir nokta koyacak kadar ileri götürmüş işi, sonrası bilinen hikaye. Bu yüzden sakız çiğnemek yasaklanmış, gecenin bir vakti ıslık çalarak yürümek, merdiven altlarında siyah kediler aramak, v.s. yasaklar listesi o yıllara göre ağırmış bu kadar.

SA3557/KY35-YTK127: Bırak Cetveli, Mikroskobu Kap Gel

"Musul nasıl mahalle mahalle Sünni Türkmen, Şii Türkmen, Şii Arap, Sünni Arap, Hıristiyan Arap, Şii Kürt, Sünni Kürt diye bölünebilir; kim kimle çapraz ilişki ve düşmanlık içinde analiz edilebilir… bulunduğumuz yer burası işte."


Yükseldikçe detaylar kaybolur. Daha yukarı çıkınca sınırları daha net görürsünüz. Ne kadar uzaklaşırsanız o kadar genel bir resme sahip olursunuz. Tarihte de geçerli bu.

Meselemiz Musul mu?

Geriye gidelim biraz; Irak'ın parçası bir vilayet. Daha geriye gidelim, Osmanlı'nın eyaleti.

Yaklaşıp düne bakalım tekrar; Fiilen parçalı haldeki işgal sonrası Irak'ının Kürt, Türk ve Arap yoğunluklu güzelim bir şehri.

SA3556/KY49-İTIĞLI18: Silahların Gölgesindeki Çocuklar

"Mali, Güney Sudan, Mozambik, Sudan, Orta Afrika Cumhuriyeti, Somali, Uganda, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Nijerya, Kamerun, Çad ve Nijer’de çocuklar silahların gölgesinde yaşıyor. Fakat bu silahlar bu çocukları korumaktan ziyade onları istismar etme, öldürme görevi görüyor."


2000’li yıllarda hemen bütün dünyada yankı uyandıran “Sudan’ın Kayıp Çocukları” isimli bir belgesel film vardı. Ardından romanı yazıldı bu belgeselin, daha sonra da Amerikan film yapımcısı bir şirket konuya el atarak yüksek bütçeli bir film yaptı. Filmde yaşanmış bir olaydan yola çıkarak Sudan’daki iç savaşta Güney Sudanlı çocukların dramı anlatılıyordu.

Filmi izlemiş olanlar hatırlarlar. İç savaşta en fazla acıyı çocuklar çekiyordu. 700 bine yakın çocuk iç savaşta annelerini ve babalarını kaybetmiş, birçok çocuk, asker olmaya maruz bırakılmıştı. Filmin sonunda Sudan’daki Beşir yönetimine ustalıkla bir algı operasyonu oluşturuluyor, Sudan en nefret edilecek ülke haline getiriliyordu.

SA3555/KY26-CA88: Yalnız Ağacın Söylemedikleri

"Hayatı doğru yaşamak, faydalı bir iz bırakmak geride ve elimizi kolumuzu bağlayan bütün sebeplere, avareliğe vurmaya yol açacak bütün çağrılara karşılık oranın, ait olduğun yerin kıymetini dünyaya dağıtarak beslemek varlığı… Farkına varıp dile getirmek, farkına varıp şükretmek, hayreti ve haşyeti sürekli yeniden kazanmak; böyle söylediler usanmadan ve hâlâ söylüyorlar."


İki sanatçı, ben onları izlerken birbirlerini çağrıştırırlar bana. Galiba bunun ilk sebebi şehir içinde gezinirken can alıcı ayrıntıları görme istidatları. Kıyıda köşede kaybolmuş izbenin denizliğinde gülümsemeyi başaran sardunya saksısı, onlar için kuşakların yanılgısına düşmeme sebebi: “Hayır, her şey daha kötüye gidiyor diyenlere kanmayın, karamsarlık gibi bir lüksümüz olamaz, hayat devam ediyor, umut duyabiliriz.”

Sadelik ve duruluk arayışları değil sadece, etraflarına yaydıkları bereket açısından da benzer temalarla yol arıyorlar. Türkiye Müslümanlarını sinemaya geciktiren sebeplere karşılık Mustafa Kutlu kendi kuşağının arasından sıyrılarak merkezi bazı çalışmalara katıldı veya destek verdi.

19 Ekim 2016 Çarşamba

SA3554/KY38-SevDur30: Geri Gönderme Merkezi; Kumkapı’da Neler Oluyor?


Takdim

“Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, AK Parti’nin iktidara geldiği 2002’den beri üzerinde hassasiyetle durduğu konulardan biri de İslam coğrafyasının zulüm gören muhaliflerine kucak açmak oldu. İşgaller, baskı rejimleri ya da iç karışıklıklar nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan binlerce muhalif siyasetçi, gazeteci, yazar, asker ve onların aileleri, Türk Hükümeti’nin sağladığı güvenceyle 13 yıldan beri ülkemizde ikamet ediyor. Ancak son bir yılda, hükümet politikasına aksi biçimde yüzlerce mülteci apar topar, çoğunlukla bir gerekçe dahi gösterilmeden sınır dışı edildi ya da edilmeye çalışıldı.”

Yukarıdaki satırlar Gerçek Hayat dergisinin 802. sayısındaki “Kapıyı açan Türkiye, evden kovan kim” başlıklı haberinden. 

Seçkin Deniz Twitter Akışı