22 Eylül 2016 Perşembe

SA3457/KY35-YTK119: Türkmen’le Kürt’ün Kapışması

"ABD, rejim askerlerini kimsenin akıl sır erdiremediği büyük bir “yanlışlıkla” mı vurmuştu?"


Ege'nin denize çok da yakın olmayan bir kasabasında karşı karşıya geldi iki grup. Hafiften ölçtüler önce birbirlerini uzaktan uzağa. Sonra yerlerini aldı taraflar.

Gerginlik büyüyecekti belli ki. Kasabanın asıl yerlileri, çoğu kendileri de Türkmen kökenli olsalar bile sonradan buraya yerleşmiş kaç yıllık komşuları olan Kürtlerden yanaydı belli ki, hepsi onların tarafında kümelendi.

Misafir Türkmenler deplasmanda olmanın verdiği çekingenlikle ilk adımı atmadı. Ne olur ne olmazdı belli değildi.

Kürtler ilk meydan okumalarını halayla başlattı. Ağır ama zorlu bir hareket dizinini neredeyse kusursuz icra ettiler. Ardından biraz daha hareketli olanına geçildi. O da bitti.

Çekildiler kenara mağrur ve biraz da “hadi bakalım” der gibi misafirlerine.

Misafirler için Orta Anadolu'nun bilindik oyun havalarından biri çalınmaya başlandı.

Sonra bir tane daha.

Türkmenler de evsahipleri gibi dikkatli, ölçülü, hatasız ve ağırdan alıyordu.

Böyle böyle gitti bir saat kadar sırayla.

Sonra kız tarafı Kürtler en güçlü silahlarını çekme zamanının geldiğine karar verdiler ve Şemame'de karar kıldılar.

Üç ayrı grup bu özel halayı çekmeye başladı.

Finalde en profesyonel olanlar kaldı.

Bittiğinde “tamam bu iş” der gibi mağrur oturdular yerlerine.

Evsahibi Türkmenler biliyordu başlarına geleceği ama onların da öyle kolay taklit edilmeyecek parmak ısırtan bir oyunları vardı neyse ki final için; Niğde yöresinden Naciye ile evsahiplerinin üstünlüğünü kıracak bir performansla kapattılar geceyi.

Taraflar memnundu.

Hemen herkesin terden sırılsıklam olduğu gecenin sonunda, dünyaya en yakın olduğu o gecede, ay ışığı altında gelin evinin balkonuna asılı Türk bayrağının nazlı gölgesinde sohbet edip, dağıtılan çerezden atıştırarak hem dinlendiler hem biraz daha kaynaştılar.

Uzaklarda bir yerlerde böyle şeyler olmasın diye ne savaşlar sürüyordu, kız tarafıyla oğlan tarafı umursamadı fazla.

Yataklar serildi misafirlere. Namaz kılan misafirlerin bazıları odadaki en yaygın Hz. Ali siluetinin bulunduğu çerçeveden hiç rahatsız olmadı. Gelin tarafının yarısı Alevî akrabaları abdestten sonra temiz havlu uzatırken yüksünmedi.

O uzaklarda Alevî değilse de Şiî, Nusayrî, Sünnî kavgası için kaç mermi kaç bomba atılıyordu kimse duymadı dağın eteğindeki bu üzümleriyle ünlü küçük kasabada.

Sonra yola çıkıldı.

Gelin alındı, oğlan evine, ta altı yüz elli kilometre öteye, bozkıra getirildi.

Gözyaşları kına mutluluk hüzün bir gece bir gündüzde harman olup yolları aştı.

Erkek tarafının evsahipliğinde yeni rekabet, atışma, mücadele başlayacaktı ertesi akşamki düğünde.
Bu sefer Türkmenler'in istediği parçalar daha fazla çalınacak, halay azalacak, nihayetinde çiftetelli ile taraflar aynı pistte birbirine karışacaktı.

ABD rejim askerlerini kimsenin akıl sır erdiremediği büyük bir “yanlışlıkla” mı vurmuştu?

Şort giyen bir kadın ne idüğü belirsiz birince ahlâk adına ahlâksızca mı dövülmüştü?

Nerelerde ne hesaplar mı yapılıyordu?

Kimsenin fazla haberi olmadı kınadan geceye bu kırk sekiz saatlik molada…

Ama salonun çoğu biliyordu ki Tarık Akan vefat etmişti.

Bir de bu Alevî Kürt gelinle Sünnî Türkmen delikanlının arasına hele ta uzaklardan girmek öyle sanıldığı kadar kolay değildi.

Köşe yazarı bu yazıyı Tarık Akan'ın bütün izleyicileri için belki en çok iz bırakmış Canım Kardeşim filminin en bilindik, filmi daha da iç parlayıcı hale getiren müziklerini defalarca dinleyerek yazdı.

Eylül gelmiş, hava erken kararıyordu.

Yazı bitmişti.


Yaşar Taşkın Koç, 22.09.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Yaşar Taşkın Koç Yazıları




Sonsuz Ark'ın Notu: Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'nin yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 16.07.2015


İlk yayınladığı yer: Yeni Şafak, 

http://www.yenisafak.com/yazarlar/yasartaskinkoc/turkmenle-kurtun-kapismasi-2031934

Seçkin Deniz Twitter Akışı