21 Ağustos 2016 Pazar

SA3330/ÇY4-DB67: Türkiye-ABD/Nato İlişkileri ve Edmonds’un İpi

"Edmonds’ın FBI’da hangi görevde ne yaptığını bilmiyoruz, hala orası için çalışıp çalışmadığını da. Şimdi düşünelim onun ipiyle kuyuya inecek miyiz?"


"Sibel Edmonds gibilerin görevi Türkiye'de NATO-ABD karşıtı algıyı eylemsel tepkilere dönüştürüp, Türkiye'yi kendi isteğiyle NATO'dan koparmak" 
Seçkin Deniz, 20 Ağustos 2016

15 Temmuz darbe girişiminin ardından, zaten yaklaşık dört yıldır dünya gündeminden düşmeyen 'Türkiye’deki gerginlik' devam ederken Türkiye’nin Nato ile ilişkileri de İncirlik Hava Üssü’nün darbe girişimindeki rolü olduğu şüphesiyle konuşulmaya başlandı.

Ankara ve İstanbul’da cuntacıların kontrolündeki uçaklara havada yakıt ikmali yaptıran, darbe başarısız olunca da ABD’den ’sığınma’ isteyen İncirlik Komutanı Tuğgeneral Van’ın tutuklanmasının ardından ABD’nin bu darbe girişimindeki rolü haklı olarak sorgulanıyor.

Bu açıkça ifade etmek gerekirse “görünen köy” olayı Türkiye’nin bundan sonra ABD ve NATO ile olan ilişkilerinde bundan sonra nasıl bir tavır takınacağı ya da takınması gerektiği sorununu da ortaya çıkardı. 

Türkiye, ABD’nin müttefiği Türkiye’de darbe yapmaya kalkışacak kadar ileri gitmiş bir terör örgütü lideri olan Fethullah Gülen’in derhal iade edilmesi gerektiğini her mecrada açıkça söylüyor. Bunun ABD’nin canını epey sıktığı da bir gerçek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ya FETÖ, ya Türkiye” çıkışı ABD tarafından tutarsız ve saçma açıklamalarla geçiştirilmeye çalışılıyor.

Peki ABD neyi bekliyor? Açıkçası küresel güçlerin daha önce dünya politikasını dizayn etmek için kullandıkları enstrümanlar pek başarısızlığa uğramamıştı. ABD’nin bundan sonra suçüstü yakalanmış bir fail olarak başka planlar yaptığını tahmin etmek güç değil.

Yabancı basında artık sık sık görmeye başladığımız “İncirlik’teki nükleer silahlar tehlikede” haberleri bu saldırıların yeni etabı olabilir. 

Al Cezire Türk’ün haberine göre NATO tarafından da baz alınan Amerikan Bilim Adamları Federasyonu’nun (FAS) verilerine göre, Türkiye’deki B61 sayısının 50 olduğu tahmin ediliyor. Başka akademik kaynaklarda ise bu sayı 50 ila 90 arasında veriliyor. Ve NATO kaynakları, ABD’nin bölgede nükleer operasyona müsait uçaklarının artık bulunmadığını, Türk Hava Kuvvetleri’nin ise nükleer NATO operasyonları için bugün artık ehliyetinin bulunmadığını vurguluyor. Bu durumda, İncirlik Üssü’ndeki nükleer silahlar kullanıma hazır bir durumda bulunmuyor.

O halde amaç ne? ABD siyasetinin en ünlü "Whistleblower"ı olan Sibel Edmonds, uzun süredir kendi internet sayfasında ve sosyal medyada ABD’nin bunu bir koz olarak kullanacağını ve Türkiye’ye tıpkı daha önce Irak’a yaptığı gibi müdahale etmek istediğini yazıp duruyor. Türkiye’yi bu konuda uyarıyor ve “Türkiye derhal İncirlik ve diğer üsleri kapatmalı ve NATO’dan ayrılmalı” vurgusunu yapıyor. Edmonds daha da ileri giderek “Türkiye derhal ABD Büyükelçiliklerini de kapatmalı” diyor ve ekliyor “Bence Balkan ülkeleri de böyle yapmalı.”

Peki kim bu Sibel Edmonds?

İran'da doğup, Türkiye'de yaşayan daha sonra ABD vatandaşı olan Edmonds’un ilginç bir yaşam öyküsü var. 1970 yılında, Azeri babasının doktorluk yaptığı İran'da doğmuş. 2.5 yaşında Türkiye'ye dönmüşler. Babası Türk vatandaşlığına geçince eşinin soyadı olan 'Deniz'i almış. Deniz ailesi Sibel beş yaşındayken yeniden İran'a yerleşmiş. 1981'de kesin olarak Türkiye'ye dönüş yapmışlar. 

18 yaşında ABD'ye gelen Sibel, George Washington üniversitesi'nde psikoloji ve ceza hukuku okumuş, Kamu Siyaseti mastırı yapmış. Çocuk mahkemelerinde staj yapan Sibel, ardından FBI'a iş başvurusunda bulunmuş. Şubat 2001'de FBI’yı aradığında, kendisine dosyalarının kaybolduğu söylenmiş. 11 Eylül 2001 terörist saldırılarından üç gün sonra evine bir telefon gelmiş ve Sibel'e "En erken ne zaman işbaşı yapabilirsin?" diye sorulmuş. 

O andan itibaren FBI'da Türkçe, Azerice ve bazen de Farsça tercümeler yapmaya başlamış. Ama bu kısa sürmüş. 6 ay kadar sonra Vanity Fair dergisinin eylül 2005 sayısında kendisinin söylediğine göre, Sibel Hanım Türk derneklerinin Amerika'da legal olmayan aktivitelerde bulunduğunu duyurduğu için işinden kovulmuş. Kız kardeşi de Nisan 2002'de Ataköy şube emniyet müdürü tarafından CMK132 sebebi ile karakola çağrılmış. Bu olaydan sonra kız kardeş Amerika’ya iltica etmiş. 

İltica dilekçesinde ablasının Türk yasalarına ve polisine göre bir ajan olduğu, bu yüzden kendisinin onu yakalamak için kullanılabileceğini, Türk polisinin zalimliği ve işkenceleriyle tanındığını, kendisinin hayati tehlikesi bulunduğunu yazmış.

FBI’da çalışan bu eski çevirmen şimdi siyasi analizler yapıyor. Boilingfrogsposts (Kaynayan Kurbağalar) adında bir internet sitesi var. Sitesinde yayınladığı röportajlarını Spiro Skouras veya James Corbett’le yapıyor. Corbett, de benzer yazılar yazıyor. “Türkiye’nin Nükleer Silahları” makalesinde şu cümleyi kullanıyor: “Türkiye hemen "IŞİD’siz bölge" tanımını "KÜRT’süz bölge" olarak yorumlayarak cevap verdi ve Kürtleri bombalamaya başladı.”

“Yani burada gerçek tehdit İncirlik (ya da diğer NATO üslerinin herhangi biri) aşırı İslamcı ya da diğer kötü niyetli gruplar tarafından ele geçirileceği değil, sadece, Türkiye'de darbe gibi olayları bu silahların birini “kaybedivermek” için bir örtü olarak kullanılabileceği … bir "kayıp" nükleerin büyük bir Amerikan ya da Avrupa kentinde patlatıldığı zaman "bulunamadı" olması halinde sizce kim bombalama arkasında gerçekte kim olduğu hakkında sert sorular sormak kalacak?”

Sibel Edmonds her zaman Türkiye’yle alakalı olmuş bir isim. Mesela bir videoda şunları söylüyor: 

“Erdoğan ve Gülen, daha doğrusu CIA arasındaki sorun, bu planları aksatıyordu. CIA, kullandığı kuklalarından birinin (Erdoğan) kontrolünü kaybediyordu, bu arada Gül'le hiçbir sorunları yoktu. Gül iyi bir uşak (bu kelime aynen kullanılıyor görüntülerde) olmuştu, emirleri harfiyen uyguluyordu. Erdoğan boyun eğmeyeceğini göstermek için, bir mesaj vermek için şunu söyledi "Milyarlarca dolarlık silah alımlarını sizinle değil, ABD ile değil, Çin'le yapacağım". Bu ölümcül bir hataydı. Bu, ABD ve NATO'nun en üst düzey kurallarından birinin ihlali anlamına geliyordu. Yapılabilecek son şeydi. İşte bu, NATO ve ABD Silah Sanayisini çileden çıkardı. Ve Erdoğan daha da ileri giderek, AB'ye girmek için yıllardır beklediklerini ve bunun gerçekleşmeyeceğini anladığını, bunun yerine Şangay Birliği'ne katılmak istediğini söyledi. Ve resmen başvuruda bulundu. Ve bu davranış yine, çiğnenebilecek en son kurallardan biriydi. Bir kukla, kukla oynatıcısına karşı, sahibine karşı isyana kalkmıştı. İşte bunları yaptığınızda, son kullanma tarihiniz dolmuş demektir. kim olursanız olun artık bitmiştir. Ve ABD'nin uygulayacağı cezanın diğer ülkeler için ibretlik olması gerekiyordu, çünkü bu durum başkaları tarafından örnek alınabilirdi, bu risk göze alınamazdı.”

Edmonds’un internet sitesinden son başlıklar şöyle:

Turkey’s NATO Exit & the New Turkey-Russia Alliance: A Turning Point in the Global Power Structure (Türkiye’nın NATO’dan çıkışı ve yeni Türk-Rus İttifakı)

Turkey’s Coup Plotters are Members of NATO’s Rapid Deployable Corps (Türkiye’deki Darbe Girişimcileri NATO Birliklerinden)

Ticking Time Bomb: Media Hypes Nuclear Threat in Turkey to Justify Action (Saatli Bomba: Medya Türkiye’deki Nükleer Tehdidi Körüklüyor)

Edmonds Fethullah Gülen’i oldukça iyi tanıyor ve ifşa ediyor. Üstelik bunu ABD’nin orta yerinde yapıyor. Kimse de onu susturmaya çalışmıyor. Trump kadar ciddiye alınmıyor mu yoksa Gülen’i ifşa etmek bir görev mi?

Sibel Hanım gururumuzu okşayan şeyler de söylüyor evet; “Türkiye eskisi gibi değil, artık çok güçlü. Kendi silahlarını üretiyor. Türk halkı bilinç düzeyi oldukça yüksek bir halk” vs. Ama aynı Sibel Hanım Çin’le yapılacak bir silah anlaşmasının bile Erdoğan için ölümcül bir hata olduğunu söylerken şimdilerde onun daha da ileri giderek NATO’ya ve ABD’ye kafa tutmasını, meydan okumasını istiyor.

Edmonds’ın FBI’da hangi görevde ne yaptığını bilmiyoruz, hala orası için çalışıp çalışmadığını da. Şimdi düşünelim onun ipiyle kuyuya inecek miyiz?




Derya Beyaz, 20.08.2016, Sonsuz Ark, Çırak-Çevirmen Yazar, Analiz

Seçkin Deniz Twitter Akışı