14 Mayıs 2015 Perşembe

SA1322/KY25-NO7: Karpuz ve Babayiğitler - Bir 12 Eylül Sabahı Hikâyesi-

"O askerler nöbet sistemine göre haftalarca kaldılar evin önünde biz de onlara karpuz ikram ettik bol bol."


12 Eylül Darbesi gece yarısı ilan edildiğinde Ankara'da Cebeci Stadyumu'nun karşısındaki Çayır Sokak'ta o zaman "Sarı Sırça Köşk" adını verdiğimiz ana girişten üste çıkılan dubleks bir bekar evinde kalıyordum. 

(Eve girmek için anahtar kullanmıyorduk. Çünkü tahta kapı o kadar eskimişti ki anahtara ihtiyaç yoktu. Özel bir itme yöntemi ile açılıyordu ve bunu sadece hane halkı biliyordu. Direk itersen kapı geri tepmeli top gibi dayılanıyordu iten kişiye karşı. Ayağınla alttan arabaya gaz veriyormuş gibi basınca tık diye açılıyordu kapımız. Rüzgar bir kapıdan girip diğer kapıdan -yani beton zeminli avlu/bahçeye açılan ve mutfak(!)tan geçilerek ulaşılabilen bahçedeki tek ağaç olan ayva ağacından adını alan "ayvalı avluya" açılan mutfak/bahçe kapısını kastediyorum diğer kapı derken- çıkıyordu..)

Sabah ön kapımızın önünde üstü tenteli ve askerlerin iki sıra atlamaya hazır bekledikleri Reo duruyordu. Rahmetli can kardeşim Süleyman Uçak, birazdan "Babayiğitler" içeri girecek ve bizi düze(nleye)cekler ve sayelerinde meslek sahibi olacağız geyiğine bağlamıştı muhabbeti. Nasılsa pazardan yok fiyatına alınan alınan yeterli miktarda karpuzumuz vardı ikram edilecek.

Alt katta ben, Süleyman, Kürşat, Behzat, Bilal ve Mehmet Hocam vardık. Üst kat ise Ülkü Ocakları ve MHP Merkez İlçe Yönetim Kurulu'ndan müteşekkil bir potporiden oluşuyordu. Evde resmi kalanlar İbrahim, Ertuğrul ve Sencer vs. gayri resmiyi ne ben söyleyeyim ne de siz sorun. Eğer o gün bassalardı evimizi daha sonra aylarca aramak zorunda kalmazlardı bir sürü ismi.

Gelmediler bir türlü günün ilerleyen saatlerinde babayiğitlerimiz. Halbuki karpuzlar çoktan kesilmişti! Biz de madem onlar gelmiyor biz onlara gideriz dedik ve kapıyı açtık, çıktık dışarı.. 

"Hemşehrim memleket nere?" sorusunu sorduk ilk kafasını çıkaran Babayiğit'e.."Girin içeri ihtilal oldu sokağa çıkma yasağı var!". "Sokağa çıkmıyoruz ki evimizin önündeyiz" dedi Süleyman; ayrıca Cuma Namazı'na da gitmeliydik..Cuma Namazı şifre gibiydi muhafazakar Anadolu evlatları arasında; asker sivil fark etmezdi bu konuda. 

"Gardaş kusura bakmayın ama maalesef bu mümkün değil." Tamamdı Maraş'lı kendini ele vermişti ve buradan yürünebilirdi artık.

Köşedeki Bakkal bizim Uşak'lı Etem'indi ve halkın ekmek ihtiyacı için çalıştırılan fırınlardan gelen ekmek ve yanında bol miktarda yumurta vs alınabilirdi. Yol açılmıştı nasılsa. O askerler nöbet sistemine göre haftalarca kaldılar evin önünde biz de onlara karpuz ikram ettik bol bol. Hatta zamanla dışarıda asker-polisle kaçamak oynayan, köşeye sıkışan bir sürü kaçak(!) da askerlerin önünden geçerek bize gelip üst katta kaldılar başka adreslerde yakalanana kadar..

Reo neden bizim evin önünde duruyordu o zaman? Çayır sokak Fidan sokağa açılan sokaklardan biriydi ve Fidan sokak bizimkilerle Hacettepe merkezden gelen solcuların (O zamanlar onlara Komünist diyorduk) hakimiyet savaşının sürdüğü ana sokak/sınır hüviyetinde idi ve bizim ev tam da tampon bölgede idi. Reo o yüzden orada bekliyormuş meğer.

Evin Bekar ve Öğrenci Evi olduğunu bilmiyor muydu böyük devletimiz? Bilmez mi? Biliyordu da Bekar Evi kategorisine almışlardı bizi. Neden mi? Bunu da Bilal'e borçluyuz gari. Bilal, Muğlalı ve nişanlı idi. Arada bir nişanlısını eve getirir yemek, temizlik filan yaptırırdı. Bazen yemekten sonra da "Hadi ikileyin artık!" derdi kaş göz işaretiyle. Tok karnına ikilemek de işimize gelirdi açıkcası. Evde olup bitenler mi? Varsa günahı onların boynunaydı. Biz döndüğümüzde ev tertemiz pırıl pırıldı ve bizi ilgilendirmezdi gerisi..

İşte bizim Bilal ve nişanlısı sayesinde anarşik öğrenci değil "Bekar Evi" kategorisine almıştı bizi devlet babamız. "Bunlar tehlikeli ülkücüler olsa eve kız getirmezlerdi" demiş zaar o zamanki istihbarat yetkililerimiz. Hep demişimdir oysa "bizi kategorize etmeyin" diye. Yani "Sağolasın Bilal!" dedik aylarca ve kapımızı hiç çalmadı Babayiğitler.



Naim Okur, 14.05.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gündem

Seçkin Deniz Twitter Akışı